Alayan, Uruguay’da cuma günü Türkiye’nin Montevideo Büyükelçiliğinde düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’na katıldığı için tepkilere maruz kalmasının ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Uruguay’a 1979’da geldiğini söyleyen Alayan, “Benim doğum yerim İstanbul, Gedikpaşa, Kapalıçarşı, Beyazıt. Bunlar bizim muhitimiz. Türkiye’de nişanlandım, hanımımın ailesinin kökeni de Kayseri’ye dayanıyor. Onlar da uzun yıllar önce buraya gelmişler.” dedi.
Uruguay’a geldikten bir hafta sonra çalışma hayatına başladığını, 3 yıl bir şirkette çalışmasının ardından kendi işini kurduğunu ve hortum imalatı üzerine faaliyet gösterdiğini belirten Alayan, dürüstlükleriyle piyasada çabuk tanındıklarını söyledi.
Alayan, “Sözümüzün sahibi olmak isteriz, söz bizim için namustur.” dedi.
“Mahmutpaşa, bizim için üniversitedir”
Küçük yaşta çalışmaya başladığını anlatan Alayan, “Ben Mahmutpaşa’da yetiştim, bunu kelimenin altını çizerek büyük harflerle söyleyeyim. Mahmutpaşa, bizim için fakültedir, üniversitedir. Acı Çeşme’den Tahtakale’ye, Eminönü’ne kadar orada adam haddeden geçmezse başka yerde geçemez. Ben 11 yaşımda hem okur hem çalışırdım. 1961’de, ihtilalden bir yıl sonra bir iplikçinin yanında çalışmaya başladım.” ifadelerini kullandı.
Alayan, Sultanahmet Ticaret Lisesi’nde okuduğunu ve orada aldığı eğitimin iş hayatında kendisine ışık tuttuğunu belirtti.
“Büyükelçilik açıldığında burayı ziyaret eden ilk Türk vatandaşı bendim”
Zaman zaman Türkiye’yi ziyaret ettiğini anlatan Alayan, “Son birkaç yıldır pandemiden dolayı gidemedik. Türkiye’yi özledik, devamlı da özleriz. Artık sosyal medya ve telefon ile özlemimizi hafifletebiliyoruz. Türkiye’yi niçin sevmeyeyim? Doğduğum, büyüdüğüm taşlarını, kaldırımlarını tanırız. Memleketim İstanbul doğma büyüme, annem, babam da İstanbullu.” diye konuştu.
Alayan, Uruguay’da Türk Büyükelçiliğinin açılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Büyükelçilik açıldığında burayı ziyaret eden ilk Türk vatandaşı bendim. Bunu her yerde söyleyebilirim, kimse de beni yadırgamaz, ben de Türk vatandaşıyım, tüm vazifelerimi de yaptım.” dedi.
“29 Ekim resepsiyonuna serbestçe geldim, benim bayramımdır Cumhuriyet Bayramı”
Alayan, bazı Ermenilerin 29 Ekim resepsiyonuna katılmasına tepki göstermesi ve onu dışlamaya çalışmasına ilişkin şunları kaydetti:
“Ben çıkarken gösteriler yapıyorlar, bağırıyorlar fakat ben onların seviyesinde kendimi görmedim, onun için ne cevap verdim ne de bir şey yaptım. Ben bu kitleden çekinmiyorum çünkü mücadeleyi görmüş biriyim. 72 yaşındayım, hiçbir şeyden korkmam. Şimdi bir iki yerden haberler geliyor, bizim ürünlerimizin iyi olmadığını yazmışlar, hepsi hikaye, ben gülüyorum. İnanır mısınız tek bir Ermeni müşterim yok benim, hepsi yabancı şirketler. Tabii kıskançlık var.”
Alayan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile ilgili, “29 Ekim resepsiyonuna ben serbestçe geldim, benim bayramımdır Cumhuriyet Bayramı. Biz ortaokulda, lisede bu bayramı kutlardık ve ben bunu hiç unutmam. Buna karşı olanlar da var.” ifadelerini kullandı.
29 Ekim resepsiyonuna katıldığı için destek telefonları aldığını kaydeden Alayan, “Arjantin’den 20 telefon geldi bana, biri ‘Karlo, sen cesur adamsın.’ dedi. O benim yapım, bana böyle söylemeleri için yapmadım. Ben hür bir adamım, bana kimse karışamaz, istediğim yere girer çıkarım.” dedi.
“Bugün herkes barış içinde yaşamak istiyor”
Güney Amerika’daki Ermeni diasporasına ilişkin Alayan, “Ermenilerin içinde Türkler ile Ermenilerin dost olmasına karşı olanlar da olmayanlar da var. Tabii onlar buraya çok uzun zaman önce geldiler ve bu bakış açısından başka bir şey görmüş değiller. Tarihin o sayfalarını kurcalar dururlar, tabii ki unutulmaz fakat her zaman masanın üzerine de konmaz. Bunun bir çaresi var, bugün herkes barış içinde yaşamak istiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Alayan, “Türkiye’de doğmuş Ermeniler, sanayide, sanatta, müzikte bugün gurur duyulacak şeyler yaptılar. El sanatlarında, kuyumcular, bugün dünyanın dört bir yanında en iyi kuyumcular Ermenilerdir.” dedi.
“Tarihe bakarsanız kültürümüz beraberdir bizim, her şeyimiz aynıdır”
Alayan, iki toplum arasındaki yakınlığa değinerek, “Tarihe bakarsanız kültürümüz beraberdir bizim, yediğimiz, içtiğimiz, teneffüs ettiğimiz hava, müziğimiz, her şeyimiz aynıdır. Ufak tefek değişiklikler var yöresine göre, onlar bizi ayırmaz. Bugün candan aile dostlarımız var, Almanya’da, Ürgüp’te, Urfa’da… Buraya gelenlerin çoğuna yardımcı oldum.” diye konuştu.
Okul zamanında Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni ezbere okuduğunu söyleyen Alayan, Amasya’da askerlik görevi sırasındaki anısını şöyle aktardı:
“Yüzbaşı, ‘Atatürk’ün büstünü koyacağız, Karekin bak ne yapabiliriz oraya?’ dedi. ‘Prizma şeklinde bir tahtadan şablona Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni yazacağım.’ dedim. İki gün tüm şablona yazdım. Ertesi gün Yüzbaşı bana ‘Karlo, sen başkasın.’ dedi. Hiç unutmam ve bugün hala canla başla görüşürüm onunla.”
Galatasaray’ın kalecisi Fernando Muslera ile eski Fenerbahçeli futbolcu Diego Lugano’yu tanıdığını ve Lugano ile sürekli görüştüğünü söyleyen Alayan, Galatasaray’ı tuttuğunu dile getirdi.
Alayan, “Galatasaray, 2000’de UEFA Şampiyonu olduğunda bizi çok mutlu etti. Muslera, Türkiye’ye gitmeden önce Galatasaray’ın amblemini çerçeveletip verdim kendisine, Türkiye’ye gittiğinde bilsin ki burada da Galatasaraylılar var.” dedi.