Uzmanından ‘podcastin yaygınlaşmasında Kovid-19’un etkileri görülüyor’ tespiti

Hacı Bayram Veli Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Görevlisi ve Radyo Genç İletişim Koordinatörü Aylin Atik Seyide, radyo yayıncılığında giderek artan “Dijital Ses Dosyası” anlamına gelen “podcast” uygulamasının yaygınlaşmasında Kovid-19 salgının etkisinin olduğunu kaydetti.

Türkçede “Dijital Ses Dosyası” anlamına gelen “podcast” son yıllarda teknoloji, yayıncılık ve sosyal medyada kullanılan bir terim olarak yerini almaya başladı.

Seyide, 13 Şubat Dünya Radyo Günü dolayısıyla, radyoculukta hızla ilerleyen podcast uygulamasına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, “podcast” kelimesinin teknoloji üreticisi Apple’ın taşınabilir medya çalar cihaz üreten tescilli markası iPod’un “pod” ile “yayın yapmak” anlamına gelen “broadcast” kelimesinin “cast” kısımlarının bir araya getirilmesinden oluşturulduğunu belirtti.

Bu sözcüğün teknoloji, yayıncılık ve sosyal medyada kullanılan bir terim olarak yerini aldığını ifade eden Seyide, podcastin, radyonun yan kolu gibi görünse de sadece radyo yayıncılığı yapan kişilerin değil, isteyen herkesin, her kurumun ve kuruluşun herhangi bir konuda bilgi, fikir ya da düşüncesini üreterek internet ortamında yayınladığı ses kayıtları anlamını taşıdığını söyledi.

Seyide, podcast teriminin isim babası İngiliz teknoloji uzmanı, yayıncı ve sistem geliştiricisi Ben Hammersley’ın 2004’te yazdığı makalede yeni gelişen bu teknoloji için “podcasting” isminin kullanılmasını önerdiğini ve bu ismin 2005’te New Oxford American Dictionary tarafından “Yılın Kelimesi” ilan edildiğini aktardı.

Apple’ın bu sürece dahil olarak iTunes yazılımının 2005’in ikinci yarısında çıkan sürümüne podcast desteği koyduğunu belirten Seyide, iTunes’un müzik satın almak ve dinlemek için kullanılan ara yüzde podcast sekmesini eklemenin yanında, ilgilendikleri konularda anahtar kelimelerle podcastler arasında arama yapma imkanı da getirdiğini anlattı.

Bu gelişmeyle en çok dinlenen ve indirilen podcastlerin ara yüzde listelenmeye, içerdikleri temalara göre sınıflandırılmaya başladığını vurgulayan Seyide, radyolar, televizyonlar, ajanslar, bazı markalar ve şirketlerin de Apple’ın bu yeniliğiyle ivme kazanan podcast yayıncılığını kullanmaya adım attığını ifade etti.

2020’de podcast dinlemede artış gösteren ülkelerin başında Türkiye geldi

Seyide, Türkiye’de podcast kullanımının ABD ve İngiltere’deki gibi 18-20 yıllık gibi bir süreç geçirmediğine, Türkiye’de özellikle son üç yılda gelişen yeni bir alan olduğuna dikkati çekti.

Yeni olduğu için Türkiye’de bu alanla ilgili henüz yeteri kadar akademik çalışma yapılamadığına işaret eden Seyide, şunları kaydetti:

“Podcast analiz şirketi Chartable’ın verilerine göre, 2020’de dünyada podcast formatına ilgi oldukça arttı. Dünya genelinde yaklaşık 885 binden fazla yeni podcast yayınlandı. Bu rakam 2019 yılı rakamlarının üç kat fazla olmasıyla dikkati çekti. Aynı araştırma, 2020’de dünya genelinde podcast indirme sayısının yüzde 180 yükseldiğini gösteriyor. Bu veriler doğrultusunda 2020’de podcast dinlemede en çok artış gösteren ülkelerin başında Türkiye geliyor. Dinleme sayısı arttıkça, podcast içerik üretme ve yayınlama oranları dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de artış gösterdi. Verilere göre, podcast dinleme açısından Türkiye’de kullanılan cihaz sayısında 2020’de bir önceki yıla göre 5 kattan fazla artış gözlemlendi. Dünyada ve ülkemizde bu yeni yayıncılığın ve dinlenme oranlarının özellikle 2020’de artış göstermesinde, Kovid-19 salgınının etkili olduğunu söylemek mümkün.”

“Türkiye’de podcastin potansiyeli güçlü”

Türkiye’de podcast sisteminin gelişmesi için çalışmalarına başlayan Podiolab’ın 12 yaş üzerindeki kullanıcıların katılımıyla “Podcast Dinleme Alışkanlıkları Anketi” gerçekleştirdiğini bildiren Seyide, katılımcıların yüzde 34,2’sinin son 1-3 sene aralığında düzenli podcast dinlediği söylediğini, dinleme amaçları sorulduğunda da yüzde 49,1’inin “yeni bilgi edinmek”, yüzde 28,7’sinin “kişisel eğitim”, yüzde 17,9’unun “günlük haber ve gelişmeleri takip” yanıtlarını verdiğini aktardı.

Seyide, “Dinleyicilerin yaş dağılımına bakıldığında yüzde 41,9’unun 25-34 yaş, yüzde 29,5’inin 18-24 yaş ve yüzde 19,5’inin 35-44 yaş aralığında olduğunu görüyoruz. Bu veriler bize dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hem dinleyici kitlesi hem içerik üreticisi bakımından potansiyeli güçlü bir podcast mecrasının bulunduğunu, gün geçtikçe kullanımının ve yaygınlığının artarak devam edeceğini gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Podcastlerin kullanılmasında pandeminin rolü büyük”

Salgın sürecinde eve kapanmak zorunda kalan insanların, özellikle gençlerin bu yeni mecrayı hem takip etme hem de buralar için içerik üretme ve yayınlama imkanına daha fazla sahip olduğunu belirten Seyide, “Bir başka tarafta ise podcastlerin eğitim amaçlı ve iş amaçlı kullanımının arttığını gözlemleyebiliyoruz, ki bunda salgın sürecinin rolü büyüktür.” dedi.

Seyide, podcast takipçilerinin, radyo yayınlarının istediği bölümlerini ya da istediği içerikteki ses dosyasını dilediği zaman dinleyebildiğini ifade etti.

Ücretli veya ücretsiz abonelik sayesinde yeni postcast bölümlerine kolaylıkla erişildiğini, yayınların tekrar dinlenebildiğini belirten Seyide, podcastlerin radyo programı yapmak isteyen ama bu hayaline ulaşamamış birçok kişi için fırsat niteliğini taşıdığını dile getirdi.

Seyide, geleneksel radyoda olduğu gibi haftanın belli gününde ve saatinde yayına girme ya da kayıt alma, akışa göre hareket etme gerekliliği bulunmadığı için bu yeni yayıncılığının, içerik üretimi, kayıt, işyeri sorumluluğu ve kurallar bağlamında daha özgür yayıncılık imkanı sunduğunu vurguladı.

“Podcastlerde canlı yayın heyecanı ve coşkusu tecrübe edilemez”

Seyide, podcastlerin avantajlarının yanı sıra geleneksel radyoya göre dezavantajları da olduğunu, içerik ne kadar özenle hazırlanırsa hazırlansın temiz ses kaydı olmadığında dinlenme oranının düşebileceğini, bunun için iyi bir mikrofona, ses ve ses kaynaklarından arındırılmış mekana ve dip gürültüyü temizleyecek programa ihtiyaç duyulabildiğini ifade etti.

Seyide, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Radyo yayıncılarının çoğu dinleyicilerine canlı yayınla ulaşır. Canlı yayının heyecanı, coşkusu ve dinamizmi bir yayıncının vazgeçilmezidir. Canlı yayın tecrübesi olan yayıncının anlık karar verme, kriz yönetimi becerileri gelişmiştir. Yayında çıkan her türlü aksaklığı dinleyici kitlesine hissettirmeden bertaraf edebilecek durumdadır. Podcastlerde canlı yayın heyecanı ve coşkusu tecrübe edilemez. Podcastlere bir de radyo yayınlarına sağladığı katkı açısından bakacak olursak internetten yayın yapan radyolar, yayında kendilerini dinleyecek insanlara ulaşmakta sıkıntı yaşamaktadır. İşte tam bu noktada, podcastler sayesinde radyo yayınlarını ve programlarını parça parça dinleyiciye sunarak, onların istediği zaman programlarını dinlemesine imkan sağlamaktadırlar.”

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.