Suriye’nin kuzeyindeki Azez ve Bab ilçelerinde 31 Ocak’ta terör örgütü YPG/PKK tarafından gerçekleştirilen terör saldırılarında 10 kişi hayatını kaybetti, 24 kişi yaralandı. YPG/PKK, 30 Ocak’ta ise Afrin sanayi bölgesinde araca yerleştirdiği bombayı infilak ettirdi ve 6 sivil yaşamını yitirdi, 25 sivil yaralandı. Son olarak, ülkenin kuzeyinde Rasulayn ilçe merkezinde eş zamanlı 2 bombalı terör saldırısı meydana geldi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, terör örgütü YPG/PKK’nın Azez, Bab ve Afrin’de düzenlediği bombalı terör saldırılarını kınadı ancak YPG/PKK’nın adını zikretmedi.
Uzmanlar, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin gerçekleştirdiği harekatlarla terörden arındırılan bölgelere yönelik terör saldırılarını ve ABD’nin buna ilişkin tutumunu AA muhabirine değerlendirdi.
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Zeytin Dalı Harekatı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatları ile bölgede sağlanan istikrarı ve düzeni bozmaya yönelik saldırıların başından beri devam ettiğini, son dönemde ise bu saldırıların yoğunlaştığını söyledi.
Orhan, Tel Rıfat, Mümbiç ve Ayn İsa bölgelerindeki YPG/PKK’nın varlığı sonlandırılmadığı sürece terör tehdidi ve saldırılarının elimine edilmesinin mümkün görünmediğini vurgulayarak, Türkiye’nin bugüne kadar başta Rusya olmak üzere gerçekleştirdiği müzakerelerden bir sonuç alınamadığını kaydetti.
Orhan, terör saldırılarının zamanlamasının birkaç sebebi olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
“Özellikle Joe Biden’in iktidara gelmesiyle birlikte, ABD’nin YPG’yi korumacı ve destekleyici bir politika izleyeceği beklentisi var. ABD, her ne kadar bu terör saldırılarını onaylamıyor görünse de Türkiye’nin YPG’yi bertaraf etmesinin önündeki en büyük engel konumunda. Bu yapının oluşmasındaki baş mimar yine ABD’dir. Dolayısıyla ABD’nin pratikte örgütü engellemeye yönelik hiçbir eylemde bulunmayacağını biliyoruz.”
ABD’nin, “YPG’yi PKK’dan ayırıp daha Suriyeli bir örgüt yapma” politikası olduğuna dikkati çeken Orhan, Biden döneminde bu politikanın daha da hız kazanacağı değerlendirmesinde bulundu.
Orhan, “ABD’nin, YPG’yi SDG’nin sözde komutanı Ferhad Abdi Şahin üzerinden meşrulaştırma çabaları olduğunu” belirterek, “Ama bütün bu çabalara rağmen YPG’nin PKK’dan ayrıştırılmasının imkansız olduğu, örgütün amacına ulaşma yöntemi olarak en iyi bildiği şiddete ve terör eylemlerini kullanmaya devam edeceğini gösterdi. Muhtemelen ABD de bu saldırıları engelleme konusunda ciddi bir inisiyatif almayarak bu PKK/YPG bölgesini kabul ettirmek için Türkiye’nin direncini kırmaya çalışacaktır.” ifadelerine yer verdi.
“Saldırıların, ABD’nin, YPG ile PKK’yı ayrıştırma politikası ve YPG/PYD’yi meşru zemine taşıma çabalarının ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu gösterdiğini” dile getiren Orhan, şunları kaydetti:
“YPG/PKK açıklamalarında Biden’in seçimi kazanmasına yönelik memnuniyet ifadelerini görebiliyoruz. Belki de Brad McGurk’ün yeniden daha güçlü bir pozisyonda yönetime gelecek olması, bir dönem CENTCOM komutanı olan Lloyd Austin’in savunma bakanı olacak olması, ki kendisi YPG’nin bu aşamaya gelmesinde sahadaki etkin figürlerden biriydi, bu gibi kritik isimlerin ABD yönetimine etkin konumlara gelmesi YPG’yi cesaretlendirdi.”
“Türkiye’nin de PKK’ya yönelik büyük hava harekatlar yapması bekleniyor”
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Fırat’ın doğusunda bulunan PKK’nın Suriye uzantısı PYD’nin, Türkiye’nin kontrolü altındaki güvenli bölgenin istikrarsızlaştırılması için çok uzun bir süredir terör faaliyetleri içinde olduğunu belirtti.
PYD’nin doğrudan sivilleri hedef alan terör saldırılarının bölgeyi güvensizleştirip kendi yönetim modellerini Suriye’de göstermek istediğini kaydeden Acun, örgütün ayrıca Türkiye’yi yıpratma faaliyetleriyle de bölgeden çekilmeye zorladığını aktardı.
Acun, saldırıların Rusya ve ABD’nin kontrol ettiği bölgelerden geldiğine dikkat çekerek, “Son dönemde artan saldırıları ABD yönetiminin değişmesiyle bağlantılı değerlendirmek gerekiyor. Beyaz Saray’da iktidar değişikliğiyle PKK’yı bölgede var eden bazı aktörler yeniden ABD yönetimine girdi ve önemli pozisyonlar aldı. Bu isimler PKK/PYD’yi Türkiye’ye baskıyı arttırmak için kullanmayı tercih etmiş olabilirler. Bunun yanında PKK’nın da Biden yönetiminden çok ciddi beklentileri var. Bu sebeple inisiyatif alarak agresif bir tutum izlemiş olabilirler.” diye konuştu.
“Türkiye’nin de PKK’ya yönelik büyük hava harekatlar yapması bekleniyor.” diyen Acun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye bir yandan Irak’a odaklandı, Sincar’ı hedef alıyor. Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde, terör örgütünün Türkiye’ye karşı bir yıpratma savaşı başlattığını söyleyebiliriz. Türkiye’yi cevap vermeye zorluyorlar, böylece ABD yönetiminin Türkiye’ye karşı sertleşme konusunda yönlendirme çabası içerisindeler. PKK son dönemde Suriye rejimi ve Rusya’ya karşı da tutumunu sertleştirdi.”
“ABD’nin YPG koruma şemsiyesi sağlıyor”
SETA Suriye Uzmanı Ömer Özkızılcık, YPG/PKK’nın bugüne kadar düzenlediği 167 bombalı araç saldırılarıyla cephe hattındaki saldırılarının temel amacının, bölgeyi terörize ederek halktaki güvenlik duyusunu engellemek ve Türkiye’nin Suriye’deki güvenli bölge stratejisini sabote etmek olduğunu kaydetti.
“ABD’nin, YPG/PKK saldırılarına verdiği en büyük desteğin göz yummak olduğunu” söyleyen Özkızılcık, şöyle devam etti:
“ABD, sadece saldırıları kınamakla yetindi. Ancak YPG’yi eleştiren bir ifade kullanmaktan kaçınıyor olması örgüte siyasi bir koruma şemsiyesi sağlıyor. Bu koruma şemsiyesi uluslararası basına da yansıyor. YPG bu saldırıları üstlenmeyerek sanki bu araçlar kendi kendine hava uçuyor gibi haber metinleri yazılıyor. Böylelikle YPG korunmuş oluyor. ABD’nin kendisine yüklediği siyasi maliyeti de bertaraf etmiş oluyor. Çünkü patlatılan bombalar, mayınlar ve araç gereçler ABD Senatosu onayıyla Pentagon tarafından resmi olarak YPG’ye teslim ediliyor.”
Özkızılcık, “ABD’nin saldırılara yönelik tepkilerini değerlendirerek Suriye’nin kuzeyine yönelik saldırıların, YPG tarafından değil PKK tarafından düzenlendiğine dair açıklamaların “trajikomik’ olduğunu” belirtti.
YPG/PKK’nın saldırılarında Rusya’nın da sorumluluk sahibi olduğunu söyleyen Özkızılcık, “Rusya’nın bırakın bu bombalı araç saldırılarını engellemeyi bizatihi güvenli ortam sağladığını ifade etmek istiyorum. Tel Rıfat bölgesinde hiçbir zaman bir ABD konumlanması olmadı. O bölgedeki YPG unsurlarını hala Rusya koruyor. Şu anda saldırıların en yoğun olduğu bölge de burası. Dolayısıyla buradaki saldırılarda doğrudan Rusya’nın sorumluluğu var. Rusya’nın kontrol ettiği bölgelerden bombalı araçların geçtiğini de biliyoruz.” diye konuştu.
Özkızılcık, Türkiye’nin, saldırılar karşısında YPG’nin kontrol noktalarına hava saldırısı düzenlemesi gerektiğini savunarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’nin hava saldırılarını düzenlenmesi ile YPG için maliyet artacaktır. ABD ve Rusya’nın sağladığı askeri ve siyasi koruma şemsiyesinin delinebileceğini göstermiş olacak. Aynı zamanda YPG kendisini Türkiye’nin karşısında bulacağı endişesine kapılacaktır. Diğer yandan YPG saldırılarını görmezden gelen uluslararası medya Türkiye’nin hava saldırılarını görmezden gelmeyecektir. Türkiye hava saldırılarını bombalı terör saldırılarına mütekabiliyet esasına göre düzenlediğini açıklayacağı için uluslararası medya YPG’nin terör saldırılarını da gündeme getirmek zorunda kalacaktır. Böylece Türkiye hem Rusya hem de ABD’ye karşı YPG terörüyle ilgili baskı kurabilecektir.”