Azerbaycan Savunma Bakanlığının Karabağ’da anayasal yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla antiterör operasyonu başlattığını duyurmasının ardından uzmanlar, operasyonun bölgedeki muhtemel sonuçları hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
- Azerbaycan Savunma Bakanlığı: Karabağ’da antiterör operasyonu başlatıldı
- Karabağ’da Ermeni güçlerin döşediği mayının patlaması sonucu 4 Azerbaycanlı polis şehit oldu
- Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik provokasyonları son iki ayda arttı
- Karabağ Ermenilerinin Azerbaycan’a entegrasyon engelleri bölgede gerilimi tırmandırıyor
- Azerbaycan, Ermenistan’dan ordusunu Karabağ’dan çekmesini ve sözde rejimin feshedilmesini talep etti
- Ermenistan silahlı kuvvetlerine bağlı birliklerin saldırısında Şuşa’da 1 sivil öldü
“Operasyonun amacı bu bölgedeki yasadışı askeri ve siyasi oluşumların bastırılmasıdır”
Avrasya İncelemeleri Merkezi Kıdemli Analisti Dr. Turgut Kerem Tuncel, Azerbaycan’ın 2. Karabağ Savaşı ile 30 yıla yakın bir süre Ermenistan’ın işgali altında kalan Karabağ ve çevresindeki topraklarının büyük bir bölümünü kurtardığını ancak Bakü’nün “görev süresi 2025’te dolacak Rus barış gücü askerlerinin yerleştiği Karabağ’ın”, yaklaşık üçte ikilik bölümünde fiili hakimiyeti sağlayamadığını belirtti.
Savaş öncesinde de bölgede faaliyette olan sözde Ermeni yönetiminin, Rus barış gücü askerlerinin himayesinde halen varlığını sürdürdüğünü söyleyen Tuncel, “Geldiğimiz noktada Bakü, Karabağ’daki Ermenilerin Azerbaycan vatandaşları olarak, bu statünün getirdiği tüm haklara sahip şekilde Azerbaycan toplumunun bir parçası olarak yaşamalarını, nihai barış formülü olarak öne sürmektedir.” ifadelerini kullandı.
Tuncel, Ermeni tarafının, Karabağ Ermenilerinin Azerbaycan’a entegrasyonları fikrini şiddetle reddettiğini hatırlatarak, bahsi geçen bölgede otonom bir siyasi yapının oluşturulmasını talep ettiğini, bölgedeki 2 bin civarındaki Rus barış gücü askerinin yanı sıra halen 10 bin civarında Ermeni silahlı gücünün bulunduğu söyledi.
Turgut Kerem Tuncel, “Bakü, Ermenistan’dan Karabağ’a yasa dışı yollarla silah ve askeri teçhizat gönderildiği gerekçesiyle Laçin yolunda sıkı denetimlerini 10 aydır sürdürmektedir.” diye konuştu.
Azerbaycan’ın bugün başlattığı operasyonu, bir Azerbaycan-Ermenistan savaşı değil, Azerbaycan’ın egemenlik haklarını kullanarak kendi topraklarında yürüttüğü bir antiterör operasyonu olarak nitelendiren Tuncel, “Operasyonun amacı bu bölgedeki yasa dışı askeri ve siyasi oluşumların bastırılmasıdır. Konu, esas itibarıyla uluslararası hukukun değil Azerbaycan hukukunun bir konusudur.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası medyada verilen haberler, bölgede bir terör örgütü varlığının kabul edildiği anlamına geliyor
Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aygün Attar da Azerbaycan’ın yaptığı açıklamaya dikkati çekerek “antiterör operasyonu” kapsamında bölgedeki sivillere zarar vermeme politikası uygulandığını ifade etti.
Attar, Azerbaycan’ın uluslararası arenada 10 Kasım 2020’de imzalanmış üçlü bildirinin hükümleri gereğince özellikle dördüncü maddesine istinaden “Azerbaycan topraklarında her türlü silahlı örgütün faaliyetine son verilmesi maddesinin” Ermenistan tarafından uygulanmasını talep etmesine rağmen, Ermenistan tarafından düzenlenen terör eylemlerinin birçok sivil vatandaşın hayatına mal olduğunu kaydetti.
Azerbaycan’ın “antiterör operasyonu”nun nedenlerini açıkça ifade ettiğini söyleyen Attar, uluslararası medya kuruluşlarının da operasyonun adını “antiterör operasyonu” şeklinde kullanmalarında, Azerbaycan’ın 3 senedir uluslararası arenada kendisini ifade etmesinin etkisi olduğunun altını çizdi.
Attar, bu durumun, haberleri veren devletler tarafından bölgede bir terör örgütü varlığının kabul edildiği anlamına geldiğini de vurgulayarak Ermenistan’ın bazı Batılı ve komşu devletlerden destek alarak Güney Kafkasya bölgesini “terör mıntıkasına” çevirmeyi amaçladığına işaret etti.
Azerbaycan’ın silahlı grupların ülke topraklarını terk etmesi şartının varlığını hatırlatan Attar, Azerbaycan’ın anayasal hakkını kullanarak, kendi topraklarında antiterör faaliyeti gerçekleştirdiğini; Azerbaycan’ın işgalden kurtarılan topraklara dönen sivil halkın güvenliğini sağlamayı ve anayasal yapıyı yeniden tesis etmeyi hedeflediğini söyledi.
Türk ve Batılı devletlerin bölgenin gelişimi için Karabağ’da yatırımları olduğunu kaydeden Attar, Azerbaycan’ın, bu bölgede gerçekleştirilen büyük çaplı provokasyonları önlemek istediği değerlendirmesini yaptı.
“Karabağ sorununda ABD’nin giremediği tek deniz olan Karadeniz esas hedef”
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Giray Saynur Derman, 2020’de Karabağ Savaşı ile 44 gün gibi kısa bir sürede Azerbaycan’ın topraklarını işgalden kurtardığını hatırlatarak “Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Ermeni silahlı güçlerinin, son birkaç ayda Azerbaycan ordusunun mevzilerine sistematik şekilde ateş açarak arazilere mayın döşemeyi sürdürmesi, istihkam ve mevzi çalışmalarında bulunması, iki ülke arasında gerilimin artmasına neden oldu.” dedi.
Rus barış güçlerinin bu operasyona müdahale etmeyeceği öngörüsünde bulunan Derman, bunun temel sebebinin Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan yönetiminin Fransa ve ABD’nin desteğini alması olduğu; Paşinyan’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i hedef alan söylemlerinin bunda de etkili olacağı yorumunu yaptı.
Derman, sözlerini, “Esasen, ABD’nin giremediği tek deniz olan Karadeniz esas hedef ve çatışmanın bu alana yayılmasıdır. ABD’nin Ermenistan’ı destekleyen söylemleri vardır. ABD ile ortak askeri tatbikat yapıldı. Karadeniz’in iki hinterlandı var, biri Kafkasya diğeri de Balkanlar dolayısıyla ABD’nin desteğiyle bu bölge, çatışma bölgesi haline getirilecek ve olaylar Kafkasya’da devam edecektir.” diye tamamladı.