Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Nail Alkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen hafta düzenlenen AB Liderler Zirvesi’nin hemen ardından Konsey ve Komisyon başkanlarının Türkiye’ye gelmesinin önemli bir gelişme olduğuna işaret etti.
Alkan, “Bu şunu gösteriyor, AB, Türkiye’ye daha fazla önem vermeye çalışıyor. ” dedi.
İkili ilişkilerde mülteci konusunun önemli rol oynadığına işaret eden Alkan, AB’nin bu bağlamda Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Alkan, benzer şekilde Libya, Suriye ve Güney Kafkasya’da kriz çözümünde de AB’nin Türkiye’ye ihtiyaç duyduğuna işaret ederek “AB Türkiye’yi yanında tutmaya çalışıyor.” diye konuştu.
AB’nin pozitif gündemi “aşamalı, koşullu ve geri döndürülebilir” olarak tanımladığını vurgulayan Alkan, yaptırım konusunun tam olarak ortadan kalkmadığına dikkati çekti.
Alkan, “AB, Türkiye’ye 2021 yılında daha fazla önem verecek. Son yıllarda fasıllar açılmadı, belki fasıllar açılabilir. İlişkiler normalleşecek ve diyalog sürecine girecek diye ümit ediyorum.” dedi.
“Ziyaret pozitif gündemin ön hazırlıkları”
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Çiğdem Nas da Türkiye ile AB arasında temasların tekrar sıklaşmasının önemli olduğuna işaret ederek “Pozitif gündem olarak adlandırılan yeni yeni başlatılmaya çalışılan bir süreç var. ” ifadelerini kullandı.
25-26 Mart’ta düzenlenen AB Liderler Zirvesi’nde pozitif gündeme ilişkin alt başlıkların netleştiğini belirten Nas, bunların arasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, mülteci alanında iş birliği, halklar arası temaslar ve üst düzey diyaloğun başlatılması olduğunu kaydetti.
Nas, bunların hayata geçirilmesi için ise AB’nin Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri izleyeceği ve haziran ayında tekrar gözden geçireceğini belirterek “Ziyareti bu pozitif gündemin ön hazırlık çalışmaları olarak nitelendirebiliriz. Burada en önemli öncelik 2016 yılındaki mülteci iş birliğinin devamı olabilir. 18 Mart Mutabakatının güncellenmesi konusu hem AB açısından önemli hem de ele alınması daha kolay bir konu.” değerlendirmesinde bulundu.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunun ise 2016’dan beri beklediğine işaret eden Nas, bu sürecin siyasi engeller nedeniyle başlatılamadığına dikkati çekerek tekrar karşılıklı olarak yetkililerin dosyayı görüşmesi gerektiğini ancak taraflar arasında pozisyonlarda bulunan uyuşmazlık nedeniyle hemen bir güncelleme sürecinin başlamasını beklemenin iyimserlik olabileceğini belirtti.
Nas, bu konunun da daha ziyade hazirana ertelenmiş olduğunu ancak ziyaret çerçevesinde temaslar ve altyapı çalışmalarının başlaması için yeşil ışık yakılabileceğini söyledi.
Diğer bir konunun ise yüksek düzeyli diyaloglar olduğunu ifade eden Nas, hangi alanlarda diyalog sürecinin başlatılacağına ilişkin çerçeve oluşturulabileceğini kaydetti.
Nas, AB’nin vize serbestisi konusunda ise “topun Türkiye’nin sahasında” olduğunu düşündüğünü, bu konunun daha uzun vadede ele alınacağını dile getirdi.
AB’nin hazirana kadar altyapı çalışmaları yapacağının sinyallerinin bulunduğunu kaydeden Nas, “Bu önemli bir ziyaret. Karşılıklı yeni bir anlayış oluşturma, ilişkileri sürdürülebilir bir rotaya oturtma, güncelleme ve canlandırmanın ön hazırlıkları yapılıyor.” diye konuştu.
“Pozitif gündemi pekiştirecek”
Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Sezgin Mercan da “AB’nin geçen haftaki liderler zirvesi Türkiye-AB ilişkilerini yaptırım gölgesinden uzaklaştırıp yeniden pozitif gündem eksenine çekti. AB Konsey ve Komisyon başkanlarının ziyaretleri de bunu pekiştirmeye yönelik olacak” dedi.
Pozitif gündemin Türkiye ile AB arasında, bölgesel ve küresel sorunlara karşı iş birliklerinin tıkalı müzakere süreci nedeniyle sekteye uğramamasını öngördüğünü belirten Mercan, AB’nin özellikle de Türkiye’den Yunanistan’daki sığınmacıları kabul etmesini beklediğini ifade etti.
Mercan, Türkiye’nin de vize muafiyeti ve Gümrük Birliği konularında revizyon beklediğini kaydederek “Görüşmeler bu gibi konulara odaklanacaktır. Bu konularda ilerleme olup olmayacağı Akdeniz’deki, Kuzey Afrika’daki ve Orta Doğu’daki gelişmelerle ve iki taraf arasında bu gelişmelere yönelik uyum düzeyiyle de ilgilidir.” değerlendirmesinde bulundu.