Uzmanlar ABD, İngiltere ve Avustralya arasında imzalanan “AUKUS” anlaşması ile Quard Liderleri gibi oluşumları, bir nevi Pasifik NATO’su olarak değerlendiren Çin’in, savaş uçaklarıyla sık sık Tayvan hava sahasını ihlal ederek ABD ve müttefiklerine askeri gözdağı verdiğini belirtti.
- AUKUS İttifakı dünyanın merkezini mi değiştirdi?
- Tayvan: Çin’e ait 52 savaş uçağı hava savunma sahamıza girdi
Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer, Süleyman Demirel Üniversitesi Asya-Pasifik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Öğretim Üyesi Ümit Alperen ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kadir Temiz, AA muhabirine, Çin-Tayvan hava sahası gerginliğinin bölge güvenliğine olası etkilerini değerlendirdi.
Prof. Dr. İmer, Çin’in bağımsız bir devlet olan Tayvan’a yönelik Hong Kong benzeri bir politika sürdürdüğünü, Tayvan’ın ise ülkesine müdahaleleri kabul etmediğini söyledi.
Tayvan’ın içişlerine karışmamasına rağmen Çin’in ülkenin uluslararası alanda bağımsız bir devlet olarak tanınmasına engel olmaya çalıştığını belirten İmer, “Çin, Tayvan’ın uluslararası alanda tanınmasına müdahale ettiği gibi Birleşmiş Milletlere (BM) üye olmasını da engelliyor. Tayvan, müttefiki olduğu ABD’de bile büyükelçilik açamıyor. Türkiye başta olmak üzere bazı ülkelerde sadece temsilci bulunduruyor.” ifadelerini kullandı.
Sencer İmer, Çin’in Tayvan’ın hava sahasını ihlal etmesiyle başlayan gerilimin, ilhak sürecine evrilmeyeceğini vurgulayarak ABD’nin tüm kışkırtmalarına rağmen hem Çin’in hem de Tayvan’ın ikili ilişkileri tehlikeye atacak hamlelerden kaçınacağını öngördü.
Ekonomik ve ticari ilişkiler nedeniyle Tayvan’ın gerilimi tırmandıracağına işaret eden Prof. Dr. İmer, “Tayvan, Çin ile olan milyon dolarlık ticaret hacmini riske atacak hareketlerden uzak duracaktır ama bir yandan da demokratik ve bağımsız yapısını Çin’in müdahalelerine karşı korumaya çalışacaktır. Çin de özellikle gerilimi tırmandırmak istemiyor. Ülkede başta hükümet olmak üzere ciddi bir ABD yanlısı kesim var ve kendisine yönelik bir antipati oluşmasından çekiniyor.” diye konuştu.
ABD’nin Tayvan’a yönelik politikalarının Çin’in bu ülkeye müdahalelerini tetiklediğini belirten İmer, şöyle devam etti:
“ABD, 1970’li yıllardan beri Tayvan ile yakından ilgileniyor. Hatta Tayvan ile ilgili bir yasa var. Bağımsızlığını koruma yönelik çabalarına destek veriyor. Çin’in Tayvan’a yönelik müdahalelerinin en önemli nedenleri arasında Cumhurbaşkanı Tsai Ing-Wen’in ABD’ye daha yakın bir çizgide durması, ABD’nin Tayvan’a silah satması ve Tayvan’ı kendi üssüymüş gibi görmesi. Çin, tüm bunlardan ciddi bir şekilde rahatsız oluyor.”
İmer, ABD’nin hasım ve rakip olarak gördüğünü Çin’i her fırsatta sıkıştırmaya çalıştığını hem Güney Çin denizinde hem de Tayvan üzerinden gerilimi sıcak tutmaya çalıştığını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
“ABD, her fırsatta Çin’e bir kılıç şakırdatıyor. İngiltere ve Avustralya ile beraber AUKUS adı altında bir güvenlik iş birliği anlaşmasını ve yine Avustralya, Hindistan ve Japonya ile yapılan ‘Quad Liderleri’ ortaklığı gibi oluşumları kendine karşı oluşturulmuş bir nevi Pasifik NATO’su olarak görüyor. ABD-Çin arasındaki gerilimin kısa sürede biteceğini sanmıyorum hatta artarak devam edeceğini düşünüyorum. ABD, bu gerilimi Güney Çin Denizi ve Tayvan kartı üzerinden devam ettirecek gibi görünüyor.”
“Çin, ABD politikalarına Tayvan üzerinden cevap veriyor”
Süleyman Demirel Üniversitesi Asya-Pasifik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Öğretim Üyesi Alperen de Çin dış politikasının öncelikli konularından birinin her zaman Tayvan’ın Çin’e katılması ve tek Çin’in gerçekleştirilmesi olduğunu söyledi.
1978’den, Xi Jinping’in 2012’de Başkanlık koltuğuna oturmasına kadar Çin dış politikasının ekonomik temelli olması nedeniyle politik konuların daha geri planda kaldığını anlatan Alperen, Jinping’in iktidarının ilk gününden itibaren Tayvan konusunda sert mesajlar verdiğini dile getirdi.
Alperen, ABD’nin 2011’de duyurduğu ama bir türlü uygulayamadığı Asya ekseni/dengelemesi stratejisine, Afganistan’dan çekilmesiyle hızlı bir giriş yapmasının beklendiğini belirterek “ABD-İngiltere ikilisinin Avustralya’ya nükleer denizaltı satışı ile AUKUS’un, ABD-Japonya-Avustralya ve Hindistan’ın oluşturduğu Hint-Pasifik’in NATO’su olmaya aday QUAD ile Asya Ekseni stratejisinin fiiliyattaki ilk örnekleri, Çin’in çevrelenme ve tehdit algısını yükseltti.” dedi.
ABD’nin bu politikalarına karşı siyasi ve diplomatik olarak doğrudan cevap veren Çin’in askeri cephede de Tayvan üzerinden cevap verme yaklaşımı içerisinde olduğuna işaret eden Alperen, şunları kaydetti:
“Çin’in askeri olarak ABD ve müttefiklerine Tayvan’a benzer şekilde doğrudan bu tür bir tazyikte bulunması geri dönüşü imkansız bir süreci başlatabilir. Bunun yerine ABD’nin ve neredeyse bütün Batı’nın resmi olarak tanıdığı Tayvan üzerinden cevap veriyor. Böylece mevcut politikaların esnekliğini test ediyor.”
Alperen, Çin’in bölgede ABD ve müttefiklerinden tehdit algısına ve Tayvan’ın bağımsızlık yönündeki eğilimi arttıkça Çin’in daha fazla bu tür ihlallere girişeceğine dikkat çekerek, Pasifik’teki durumun genel beklentinin aksine çok hızlı şekilde gerildiğini ve sınırların zorlandığını söyleyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
“ABD gerdikçe Çin, Tayvan gibi hamlelerle karşılık veriyor”
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kadir Temiz ise ABD, İngiltere ve Avustralya arasında oluşturulan “AUKUS” adlı güvenlik iş birliği anlaşmasının Çin’i ciddi şekilde endişelendirdiğine dikkati çekti.
Bazı şirketler üzerindeki yaptırımların ne olacağına dair soruların Çin ile ABD geriliminde önemli bir soru olarak varlığını sürdürdüğünü belirten Temiz, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde alınan bu kararlara ilişkin hiçbir açıklamanın yapılmadığını, Biden yönetiminin mevcut gerilimi devam ettirdiğini ifade etti.
Temiz, Çin ile ABD arasında yeni bir sürecin başladığına, Tayvan ile Çin arasında oluşan gerilimin ise bunun devamı niteliğini taşıdığına işaret ederek şöyle devam etti:
“ABD’nin Tayvan’a silah satışı devam ediyor. Tayvanlı siyasetçiler, şirketler, sivil toplum kuruluşları açık şekilde ABD’de faaliyet yürütebiliyor. Senato, kongre ve temsilciler meclisinden üyeler, Tayvanlı siyasetçilerle açık bir şekilde görüşüyor. Çin, tüm bunlardan büyük bir rahatsızlık duyuyor. ABD gerdikçe Çin, Tayvan gerilimi gibi çeşitli hamlelerle karşılık veriyor.”
ABD’nin Tayvan’a silah satmasının, ülkeyi kendi üssü gibi görmesinin Çin’in Tayvan politikasının ihlali anlamına geldiğini belirten Temiz, Çin’in hava sahasını ihlal ederek ABD’ye “Ben buradayım” mesajı vermeye çalıştığını ifade etti.
Temiz, Çin’in Tayvan’a yönelik eylemlerinin ileri aşamalara taşınmayacağı ama bu ülkeye yönelik politikalarında da bir yumuşama ve değişim olmayacağı hatta daha da sertleşebileceği görüşünü dile getirdi.
ABD’nin Tayvan üzerinden Çin ile gerilimi sürdürmeye devam edeceğini belirten Temiz, “ABD, rahatlıkla çok büyük maliyetlere katlanarak İsrail’dekine benzer Iron Dome sistemini Tayvan’a kurabilir. ABD ile Çin arasında bir sertleşme yaşanacaksa bence Tayvan bunun merkezi olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.