Bölge uzmanları, AA muhabirine, Heniyye’ye yönelik suikastın bölgeye muhtemel yansımalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
- Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye Tahran’da suikasta uğradı
- PORTRE – Tahran’da suikasta uğrayan Hamas lideri İsmail Heniyye
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Orta Doğu Merkezi Kıdemli Araştırmacısı Profesör Abdullah Baabood, İran’da suikasta uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye’nin ateşkes müzakerelerine liderlik ettiğine ve varlığının önemli olduğunu kaydetti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetinin bu suikastı siyasi olarak kullanacağını ifade eden Baabood, olayın İran’da gerçeklemesini şöyle değerlendirdi:
“İsrail, İran’a ve direniş eksenine istediği her şeyi yapabileceği ve elinin uzun olduğu yönünde çok güçlü bir mesaj gönderiyor. Açıkçası bunun İran üzerinde büyük bir etkisi olacak çünkü bence bu İran’a bir hakaret. Hamas ve diğer ilgili taraflar da önemli bir şekilde karşılık verecektir.”
Baabood, suikastın misillemeye bağlı olarak savaşın daha da tırmanmasına ve genişlemesine yol açabilecek bir gelişme olduğu yorumunu yaptı.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan, İsrail’in çok spesifik sonuçlarla karşılaşacağını belirterek, “Bunlardan gelecek nesillere bırakılacak Yahudi karşıtlığı çok önemli bir ayrıntı olarak ortaya çıkıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Aslan, “devlet dışı aktörlerin” şu an gündemde olduğuna işaret ederek, “Bu durum büyük bir ihtimalle İsrail’i uzun vadede yıpratır.” diye konuştu.
Böyle çatışmaların bir anda patlayıp bir anda bitmeyeceğini ve uzun süre devam edeceğini kaydeden Aslan, “Terörizm bunlardan ilk seçenek oluyor. Özellikle radikalleşmelerin artmasıyla birlikte İsrail karşıtlığı bir şekilde farklı örgütleri harekete geçirebilir.” ifadelerini kullandı.
“Netanyahu’nun İran’ı kışkırtarak doğrudan bir savaşa sürüklemeye çalıştığı bilinmektedir.” diyen Koç, Netanyahu’nun amacının İran’ın doğrudan girdiği bir savaşta ABD’nin de kaçınılmaz olarak İsrail’in lehine savaşa girmek zorunda kalacağı tezi olduğuna dikkati çekti.
Koç, İran ve ABD’nin bölgesel bir savaşın tarafı olmadıkları düşüncesini aktararak, “Netanyahu, Tahran’ı savaşa sürükleyerek ABD ve Batılı müttefiklerinin doğrudan müdahalesi ile İran’ın hem tehdit teşkil eden nükleer tesislerin hem de tüm altyapısını onlarca yıl onaramayacak düzeyde tahrip etmek ve ortadan kaldırmayı hedefliyor.” dedi.
Netanyahu’nun “bölgesel bir savaşı” tetikleme amacında olduğunu vurgulayan Koç, Heniyye suikastına ilişkin, “İran’dan beklenen hamle Netanyahu’nun arzu ettiği bölgesel bir savaşa sebebiyet vermeyecek ama zedelenmiş olan prestijini yeniden tesis edecek ve direniş ekseni bileşenleri nezdindeki itibarını koruyacak bir hamle olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
“İsrail’in bu tür saldırıları, daha geniş bir bölgesel çatışmanın fitilini ateşleme potansiyeline sahip”
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Numan Telci, “İsrail ile Hizbullah arasında devam eden gerginlik, birkaç gün önce Golan Tepeleri’nde Mecdel Şems’te 12 kişinin hayatını kaybettiği saldırılara cevap olarak İsrail’in Hizbullah üst düzey yetkilisine yönelik gerçekleştirdiği suikast ile yeni bir boyuta taşınmıştı.” diye konuştu.
Bu tür suikastların, İsrail’in yalnızca Hizbullah’ın askeri kapasitesini zayıflatma stratejisinin bir parçası olmadığını belirten Telci, aynı zamanda bölgede daha geniş çaplı bir çatışmayı tetikleyebilecek bir hamle olarak da değerlendirilebileceğine işaret etti.
Telci, “İsrail’in bu tür saldırıları, Hizbullah’ın İran ile olan yakın ilişkisi ve bölgedeki diğer milis gruplarla olan bağları nedeniyle, daha geniş bir bölgesel çatışmanın fitilini ateşleme potansiyeline sahip olduğu gibi İran’ın bu suikasta vereceği olası yanıt ve Hizbullah’ın karşı hamleleri, bölgedeki tansiyonu daha da yükseltebilir.” ifadelerini kullandı.
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Telci, şunları kaydetti:
“İsrail’in Hizbullah’a yönelik operasyonlarının yanı sıra Tahran’da Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye yönelik suikast da bu kapsamda değerlendirilebilir. İsrail’in bu tür hamleleri, bölgedeki düşman unsurları bir araya getirebilecek, ‘direniş eksenini’ konsolide edebilecek ve daha geniş çaplı bir çatışmayı tetikleyebilecek riskler taşımaktadır. Öyle ki suikastın İran sınırları içinde gerçekleşiyor olması da bu bakımdan pek çok mesajı içinde barındırmaktadır. Dolayısıyla bu tür eylemler, mevcut gerginliği artırarak bölgedeki istikrarı daha da kırılgan hale getirmektedir.”
Telci, ilerleyen süreçte, İsrail’e yönelik “direniş ekseninden” kaynaklı misilleme saldırılarının olası olduğunu belirterek, “Bununla beraber Hizbullah’ın İran, Suriye ve Irak’taki müttefikleriyle birlikte hareket etme olasılığı, mevcut gerginliği derinleştirebilir, daha geniş çaplı bölgesel bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir. İran’ın, İsrail’in saldırılarına yanıt vermesi durumunda, bölgedeki diğer Şii milis gruplarının da çatışmaya dahil olması kaçınılmazdır. Bu durum, İsrail ile İran arasında doğrudan ve topyekun bir çatışmanın çıkma ihtimalini artırabilir.” ifadelerini kullandı.