AA muhabirine İsrail’in Mescid-i Aksa’da ibadet eden Müslümanlara yönelik saldırılarına ilişkin açıklamalarda bulunan uzmanlar, İslam dünyasının bir an önce Filistin halkına, Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya sahip çıkılması gerektiğini belirtti.
Marmara Üniversitesi Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İsmail Taşpınar, İsrail devletini bir nevi “uydu” devlet olarak tesis eden güçlerin uluslararası arenada da bu ülkeye her türlü desteği verdiğine dikkati çekti.
Taşpınar, verimli topraklar ve petrol yataklarına sahip bölgenin aynı zamanda stratejik odak olduğunu kaydederek, “Öncellikle uluslararası bir konsensüs veya açılım sağlamadan ülkelerle diplomatik girişimlerde bulunulması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) daha aktif rol alması gerektiğini belirten Taşpınar, bölge ülkelerinin aşamalı olarak ambargo uygulamaya kadar gitmesi gerektiğini söyledi.
Taşpınar, “İİT’nin ambargo konusunda ciddi adım atması lazım. Herhangi bir barış gücü ya da asker konuşlandırılması gibi bir uygulamaya gerek yok. Bunlar işi daha fazla tırmandırabilir. Birleşmiş Milletler (BM) kararları var, bunu diplomasiyle ve birtakım yaptırımlarla ele almak lazım.” ifadesini kullanarak, Amerika ve Avrupa’da duyarlı insanların İsrail’e karşı boykot uyguladığını, benzer bir boykotun Arap ülkelerinde olmadığını kaydetti.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkelerin İsrail’le normalleşme anlaşmaları imzaladığını anımsatan Taşpınar, “Halkları bunlara razı değil, o nedenle de bir kaos oluşuyor. Normalleşme demek, bugüne kadar yaptığınızı unutuyoruz demek.” şeklinde konuştu.
“İslam alemi bir an önce bu sorunu çözmekle mükelleftir”
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Enver Arpa, dünyanın söz konusu Filistin olunca sessizlikten yana bir tutum takındığını belirterek, Batı basınının bu olay karşısında kör ve sağır kalmayı tercih ettiğini söyledi.
Arpa, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kiliseye saldırı gerçekleşmesi halinde uluslararası kamuoyunun şiddetli reaksiyon göstereceğini, tepkilerin en üst perdeden dile getirileceğini vurgulayarak, bu saldırılar karşısından dünyanın sessizliğinin nasıl bir çifte standart içinde olduğunun en önemli göstergesi olduğuna işaret etti.
İsrail’in, Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarının beklendiğine dikkati çeken Arpa, “Mescid-i Aksa’yı koruma amacıyla kurulan İİT’nin bu saldırılara karşı neden harekete geçmediğinin sorgulanması gereken ciddi bir olgu olduğunu dile getirdi.
Arpa, “İslam dünyası bu konuda net bir şekilde tavrını ortaya koymak zorunda. Eğer İslam dünyası bu saldırılar karşısında net bir pozisyon alsaydı zaten İsrail bu saldırılara kalkışma cesaretini gösteremezdi.” diye konuştu.
Saldırılara yönelik açıklamaların artık kınamaların ötesine geçmesi gerektiğinin altını çizen Arpa, Filistin topraklarının İsrail’in hakimiyetinde olmadığının tüm dünyaya net bir şekilde haykırılması gerektiğini aktardı. Arpa, şöyle devam etti:
“Tüm İslam dünyası bir araya gelmek ve topyekun İsrail’e dur demek zorunda. Bu ‘dur’ demenin sadece top-tüfekle olması gerekmiyor. Bunun en önemli yolu ekonomik ve siyasi ambargolardır. Uluslararası kuruluşları ayağa kaldırmaktır. Artık vakit daraldı. İslam alemi bir an önce bu sorunu çözmekle mükelleftir.”
“Türkiye dışında çok net bir sesin çıkmadığını gördük”
Marmara İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Köse, İsrail’in saldırılarında bu kadar cüretkar davranmasının en önemli nedeninin Batı dünyasının arkasına almasından kaynaklandığını söyledi.
İslam dünyasının, İsrail ile herhangi bir şekilde karşı karşıya gelmesinin bütün bir Batı dünyasını karşısına aldığı anlamına geldiğini belirten Köse, “Batı, her halükarda ve her şartta İsrail’i destekledi ve desteklemeye devam edecektir. Çünkü bu işi beraber götürüyorlar.” dedi.
İslam dünyasının sadece Filistin konusunda değil hiçbir konuda yekvücut olmadığını dile getiren Köse, “Bunun en somut örneğini Körfez dünyasının İsrail ile normalleşmeye giderek gösterdiğini biliyoruz. Arap dünyasındaki yönetimlerin tabiri caizse Filistin’i nasıl ‘sattıklarını’ çok net bir şekilde gördük. Son üç gündür yaşananlar karşısında Türkiye dışında çok net bir sesin de çıkmadığını gördük.” diye konuştu.
İslam dünyası arasında siyasi bir birlik sağlanmadığı sürece Filistin sorununa çözüm bulmanın mümkün olmadığını dile getiren Köse şöyle devam etti:
“Mezhep tartışmaları gibi konularla kendi altını oyan bir İslam dünyası var maalesef. Dolayısıyla en kutsalımız olan Mescid-i Aksa’nın İsrail tarafından çökertilmesine sessiz kalmaya devam edecektir. Olmayan bir birlik Mescid-i Aksa’nın altının oyulmasını nasıl engelleyecek?”
İsrail, Batılı ülkelerin bölgedeki jandarması
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berdal Aral, İsrail ile ilgili Batı ülkelerinde genel bir zihniyet olduğunu belirterek, “İsrail, bu ülkelerce bölgede, sözüm ona, kendi değerlerinin bir jandarması olarak görülüyor. Bu ülkelerdeki kamuoyları zulmü görüyor. Ancak Siyonist lobiler bu ülkelerde çok güçlüler. Bunların çoğu arasında İsrail’in daha da güçlenip, yayılması ve saldırganlaşması konusunda bir zımni anlaşma var.” değerlendirmesinde bulundu.
Aral, bu güçlü lobilerin Batı dünyasını etkilediğini kaydederek, “Kudüs’te yapılanlar ortada. Bu bir insanlık suçu. Normal şartlarda bunları herhangi bir Batılı olmayan devlet yapsaydı muhtemelen çok büyük bir tepki oluşurdu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi belki toplanır, yaptırım kararı alırdı. Ancak bunların olacağına dair bir işaret yok.” diye konuştu.
İsrail Orta Doğu’da güç dengelerini kendi lehine çevirmeye çalışıyor
Sakarya Üniversitesi, Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Tuncay Kardaş, İsrail’in son yıllarda altüst olan Orta Doğu’da güç dengelerini kendi lehine çevirmek için Arap ülke rejimlerine ekonomik ve siyasi baskı uygulamaya başladığını söyledi.
İsrail’in ilginç bir şekilde yeni ittifaklar peşinde koştuğunu ve bunda da başarılı olduğunu vurgulayan Kardaş, “Son yıllarda dünya siyasetinde ise muhafazakarlığı aşırı sağa dönüştüren yeni bir iktidar anlayışı hakim. Bu hakimiyet aynı zamanda İslam-Müslüman karşıtı bir siyasi anlayış getiriyor. Dış meselelere kendi zaviyesinden bakan bu siyasi bakış, İsrail’in Filistin’de uyguladığı korkunç hak ihlallerini görmezden gelmeye daha müsait bir popüler iklim oluşturuyor.” ifadesini kullandı.
Kardaş, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın bıraktığı Müslüman karşıtı siyasi iklimin Biden yönetiminin İsrail karşıtı pozisyon almasını engellediğini kaydetti.
“İsrail, dünyayı yöneten 5’li çeteye istediğini yaptırıyor”
İstanbul Filistin Topluluğu Derneği Başkanı Hazem Antaroğlu, İsrail’in dünyayı yöneten 5’li çeteye istediğini yaptırdığını, Tel Aviv’in bu çetenin desteğini alarak Filistin’e saldırdığını söyledi.
Birleşmiş Milletlerin (BM) Filistin konulu toplantısından kınama dışında somut bir adım beklemediklerini vurgulayan Antaroğlu, “Son dönemlerde bazı Arap ülkelerinin de İsrail’den yana tavır aldıklarını görüyoruz. Hatta sosyal medya mecralarında ‘Filistin’e sıfır destek’ şeklinde paylaşımlar da görüyoruz. Biz bunları Allah’a havale ediyoruz. Biz hakkımızı bileğimizin gücüyle alacağız tüm dünya bunu böyle bilsin.” değerlendirmesinde bulundu.