İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne savaş ilan edilen 7 Ekim 2023’ten beri işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik baskın, gözaltı, öldürme ve yıkım uygulamalarını yoğunlaştırdı.
Filistin resmi verilerine göre, İsrail’in bu sürede Batı Şeria ve Kudüs’te aralıksız şekilde sürdürdüğü saldırı ve baskınlar sonucu 373 Filistinli öldürüldü, 6 bin 285’i gözaltına alındı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te 4 aydan az süredeki bilanço, İsrail ordusunun daha önceki baskın ve saldırılarının yıllık bilançolarını geride bıraktı.
Filistin makamları ve görgü tanıklarından alınan bilgilere göre İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyindeki mülteci kampları başta olmak üzere bölgedeki kent ve beldelere tekrar tekrar düzenlediği baskınlarla altyapıyı yok etmeye ve yüzlerce evi yıkmaya çalıştı.
AA muhabirine konuşan Filistinli uzmanlar, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’da tansiyonu yükseltmekle Filistin devletinin kurulmasına imkan sağlayacak her türlü olanağı ortadan kaldırma ve silahlı direnişi yok ederek Filistin halkına işgali kabul ettirmeyi hedeflediğini belirtti.
Yahudi yerleşimcilerin bu süreçte Filistinlilere yönelik saldırılarını artırdığına da dikkati çeken uzmanlar, Tel Aviv yönetiminin Filistin devletini kurma hayalini tümüyle ortadan kaldırmak amacıyla bölgedeki Yahudi yerleşim birimlerini birbirine bağlayacak yeni bir gerçeklik oluşturmaya çalıştığını vurguladı.
Filistin devleti kurma beklentisi yok edilmeye çalışılıyor
Filistinli siyasi analist ve yazar Haldun el-Bergusi, İsrail’in aşırı sağcı Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu işaret ederek, “Onun, iki devletli çözüme odaklı herhangi bir barış sürecine tutumu bellidir. Netanyahu, ‘Filistinlilerin bir Filistin devletini kurma beklentilerini tümüyle yok etmek gerekir’ diyen kişidir.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in Batı Şeria’daki askeri ve güvenlik uygulamalarıyla özellikle Filistin mülteci kamplarında olabilecek herhangi bir askeri hücrenin oluşumunu engellemeye çalıştığına dikkati çeken Bergusi, şöyle devam etti:
“İsrail, silahlı grupları öldürerek dağıtmayı çözüm zannediyor. Bu da İsrail’in uzun yıllardan beri Filistinlilerle tecrübesinden bir şey öğrenmediğini gösteriyor. İsrail’in çıkardığı her gerilim, Filistin’de direnişe yönelen yeni bir nesil yaratıyor.”
İsrail’in baskı, gözaltı ve öldürmekle işgal altındaki Filistin topraklarında “sakin” bir ortam oluşturmaya çabaladığı ancak yaşanan gelişmelerin İsrail’in hiç de istemediği şeyler olduğunu belirten Bergusi, Batı Şeria’daki her kentte silahlı grupların artmaya başladığına tanıklık ettiklerini vurguladı.
Batı Şeria’nın farklı bölgelerinde yaklaşık 4 aydır İsrail ordusunun yaptığı büyük yıkıma ilişkin Bergusi, şunları söyledi:
“İsrail ordusu, direnişçileri kucaklayan topluluğu vurduğuna inanıyor. Ancak bu büyük bir başarısızlıktır. İsrail ordusunun iki yıldan beri Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı’nda düzenlediği baskınların yol açtığı büyük yıkım ve acılara rağmen oradaki insanlar direnişi kucaklamaya devam ediyor. Batı Şeria’nın diğer bölgelerinde de durum aynıdır.”
Güvenlik tehdidi
Yabous Araştırma Merkezi Müdürü Süleyman Bişarat da İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’ya yönelik mevcut tutumunun iki yaklaşım kapsamına girdiğini söyledi.
Birincisini güvenlik yaklaşımı olarak aktaran Bişarat, “Çünkü işgal devleti, Batı Şeria’yı bir güvenlik tehdidi olarak görüyor. İsrail, kendisine ve özellikle yerleşim projelerine karşı bir tehdit olan direnişin Batı Şeria’da bir altyapıya sahip olacak kadar büyümesinden korkuyor.” ifadelerini kullandı.
İsrail’in aynı zamanda Batı Şeria’yı Yahudi devletinin gelecekteki yerleşim merkezi olarak gördüğüne işaret eden Bişarat, bu nedenle İsrail’in, Batı Şeria’nın en geniş alanı olan kuzey bölgelerinden vazgeçmediğine dikkati çekti.
Filistinli akademisyen, İsrail’in işgal altında tuttuğu Batı Şeria’daki varlığını ise Yahudi yerleşimciler üzerinden sürdürdüğü ve bu yerleşim yerlerini de yeni projelerle birbirlerine bağlamaya çalıştığını kaydetti.
İsrail’in Batı Şeria’daki ikinci yaklaşımını da siyasi olarak yorumlayan Bişarat, Tel Aviv’in Filistin yönetimini zayıflatarak siyasi rolü olmadan birtakım hizmetlerle sınırlı kalacak hale getirmeye çalıştığını söyledi.
İsrail ordusunun Batı Şeria’da yol açtığı yıkıma dair Bişarat, Filistin yönetiminin halihazırda mali kriz yaşadığını ve bu yıkımın da ona büyük bir yük olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Filistinli araştırmacı Bişarat, “İsrail, direnişi kucaklayan toplumu caydırarak Filistin halkını, topraklarındaki işgali normal kabul edecek şekilde dizayn etmeye çalışıyor.” görüşünü dile getirdi.
İsrail, Gazze ve Batı Şeria’da direnişi birbirine bağlayan ağı hedefliyor
El-Halil Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Bilal eş-Şevbeki ise İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarla birlikle “Batı Şeria’daki direniş hücrelerinin harekete geçmesinden” korktuğuna işaret etti.
İsrail’in Filistinli direnişçileri, Gazze ve Batı Şeria’da birbirine bağlayan ağı çökertmeyi hedeflediğine dikkati çeken Şevbeki, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İsrail, Batı Şeria’da askeri operasyonları artırarak sivillere ve altyapıya zarar vermesiyle Filistinli vatandaşa bedel ödetmek istiyor. Böylece Filistinlilerin, kendilerine zarar verdiği gerekçesiyle direnişçilerden nefret etmesi hedefleniyor.”
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aynı zamanda Batı Şeria’yı siyasi manevralar için kullandığına da vurgu yapan Şevbeki, Netanyahu’nun aşırı sağcıların beklentisi olan Batı Şeria’daki yerleşim birimlerini finanse ederek geliştirdiğini sözlerine ekledi.