Lübnan’da 4 Ağustos 2020’de Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından istifa eden Hassan Diyab hükümetinin yerine yenisinin kurulması için 13 ay boyunca devam eden zorlu süreç 10 Eylül’de Necib Mikati’nin kabinesini açıklamasıyla sonuç verdi.
Bu sürede Lübnan’ın Berlin Büyükelçisi Mustafa Edib ve eski Başbakan Saad el-Hariri’nin çalışmalarının sonuçsuz kalmasıyla hükümeti kurma görevini devralan Necib Mikati ise Müslüman ve Hristiyan partileri temsil edecek kabine için Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile anlaşmayı başardı ve 24 bakandan oluşan kabinesini açıkladı.
Lübnanlı uzmanlar, hükümetin kurulması konusunda yaşanan bu ani gelişmenin, Fransız-İran uzlaşması ve ABD’nin buna göz yumması sayesinde yaşandığı değerlendirmesinde bulundu.
“Fransa ve İran, Lübnan’da hükümetin kurulması sürecinde yakınlaştı”
Avrupa uzmanı Temmam Nureddin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından Tahran, hükümetin kurulması konusunda Fransa-İran-Hizbullah arasında iş birliği beklentisinden söz etti.” dedi.
Fransa’nın, Tahran’ın bu beyanını yalanlamayarak içeriğini zımnen onaylamış olduğunu kaydeden Nureddin, Reisi’nin göreve geldiği haziran ayından bu yana Fransa-İran ilişkilerinin güçlendiğini vurguladı.
Nureddin, yeni hükümetin kurulması konusundaki uzlaşmaya, İran’ın Lübnan’daki müttefiklerinin (Hizbullah) yeşil ışık yakmasıyla varıldığı tezini savundu.
Nureddin “Yeni hükümetin hedefi, Lübnan’ı 8 Mayıs 2022’de yapılacak parlamento seçimlerine kadar yaşatmak olacak. Seçimlerin yapılmaması durumunda ise hükümet siyasi boşluğu dolduracak.” diye konuştu.
Hükümetin kurulmasında Fransa’nın baskısı ve iç uzlaşı faktörü
Siyasi analist ve yazar Munir Rabi ise hükümetin kurulmasında iki faktörün etkili olduğunu belirtti. Rabi bu etkenlerden ilkinin, özellikle İran’la gerçekleşen görüşmeden sonra Fransa’nın uyguladığı baskı, ikincisinin ise iç uzlaşma olduğunu dile getirdi.
Rabi birinci faktörle ilgili, “Fransız Petrol Şirketi Total’in Irak’ta 27 milyar dolarlık bir enerji anlaşması imzalaması, Paris yönetimini, Irak’taki çıkarlarını korumak için İran lehine tavizde bulunmak zorunda bıraktı.” değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi analist, söz konusu anlaşmanın, Lübnan hükümetinin kurulmasına zemin hazırladığını ve Macron’u, hükümetin kurulması konusunda Lübnanlı siyasi güçlere baskı yapmaya sevk ettiğini dile getirdi.
İkinci faktörle ilgili Rabi, “Mikati’nin, kabinede üçte birlik çoğunluğu sağlama konusunda Avn’ın talebini kabul etmesiyle hükümetin kurulması konusunda uzlaşı sağlandı.” ifadesini kullandı.
ABD’nin hükümetin kurulma sürecinde oynadığı rolle ilgili de konuşan Rabi, “Özellikle Lübnan’daki geçici hükümetin Suriye rejimiyle ilişki kurması ve ABD’nin Beyrut yönetimine ‘Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’yla ilgili bazı istisnalar getirmesi göz önüne alınırsa, hükümetin kurulması konusundaki uzlaşı, Washington’un buna göz yumması sayesinde gerçekleşti.” dedi.
Lübnan’da, yeni hükümeti neler bekliyor?
Lübnan hükümeti, geçen yıl vadesi dolan toplam 4,6 milyar dolarlık eurobond ödemelerini, ülkenin döviz rezervlerini korumak amacıyla yapmadığı için tarihinde ilk kez temerrüde düştüğünü açıklamıştı.
Ekonomik krize karşı tek çözüm yolunun Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelerde olduğu ve bunun için de ekonomik reformların hayata geçirilmesi gerektiğini açıklayan Diyab hükümeti, geçen yıl duyurduğu ekonomik plandan sonra IMF ile müzakerelere başlamıştı ancak Beyrut Limanı’ndaki patlama sonrasında istifa etmek zorunda kalmıştı.
Beyrut patlamasından bu yana süren yönetim boşluğunun yanında gıda, ilaç ve akaryakıt gibi temel ihtiyaçları sübvanse eden Merkez Bankası, 12 Ağustos’tan itibaren artık akaryakıtı sübvanse edecek dövizlerinin kalmadığını duyurmuştu.
Aylardan beri vatandaşın ilaç, elektrik ve akaryakıt bulmakta zorlandığı Lübnan’da yetkililer, ABD’nin yeşil ışık yakmasıyla Suriye toprakları üzerinden Mısır ve Ürdün’den enerji tedariki girişimlerine başladı.
Mısır ve Ürdün’den tedarik edilmeye çalışan enerji girişiminin zaman alması ve devletin akaryakıta yönelik sübvansiyonunun kalkması nedeniyle akaryakıt krizinin daha da derinleşeceği Lübnan’da eski hükümetin duyurduğu, yoksul ailelere yönelik “yardım karnesi”ni finanse edecek kaynak sorunu da söz konusu.
Tüm bunlara bakıldığında Lübnan’da bugün açıklanan Mikati hükümetini bekleyen iç siyasi çekişmelerin yanında derinleşen ekonomik krizin ağır sorunları var.