Habertürk’ten Demet Demirkır’ın haberine göre, kuduz aşısının hayvan ısırığına maruz kaldıktan sonra vakit kaybetmeden yapılmasıyla aşı koruyuculuğunun yüzde 100’e yakın olduğunu belirten Prof. Dr. Sıla Akhan, “Kuduzdan virüsle karşılaşmadan önce veya karşılaştıktan sonra aşılarla kurtulmak mümkün ama bu vakada köpek aşısızdı ve dışarıda kaybolduğu süre içerisinde kuduzu alıp sahibini ısırdı ve bulaştırdı. Burada kişi hemen aşı olmazsa kuduz ölümcül seyreder. Bunun antiviral bir ilacı yok bu nedenle ısırıklara çok dikkat edilmesi gerekir. Kişi muhtemelen semptomlar ortaya çıktıktan sonra hastaneye gitti ve bu durumda da geri dönüş olamıyor. Köpek kendi köpeği olduğu için akıllara kuduz olduğu gelmemiş olabilir” diye konuştu.
Isırığın yeri de önemli
Prof. Dr. Akhan, aşının koruyuculuğunun yüksek olsa da bunun diğer faktörlerle de ilişkili olduğunu söyleyerek, şu ifadeleri kullandı: “Isırıkla alınan virüsün fazlalığı, aşıya ne kadar geç kalındığı, yaranın ne kadar derin olduğu, yapılması gereken temel uygulamaların yapılıp yapılmadığı ve yaranın beyine ne kadar yakın olduğu önemlidir. Kişi kafa bölgesinden ısırıldıysa virüs beyne çok daha kolay ulaşır ama ayaktan ısırıldıysa beyne daha zor ulaşır. Aşıyla bundan kurtulmanın mümkün olduğunu bilmek lazım. Aşı olunmadığında ise semptomlar ortaya çıktığında maalesef çözümü yok. Dolayısıyla semptomlar ortaya çıktıktan sonra yapılan aşı faydasızdır.”
Sokaktaki kedi ve köpekler de taşıyıcı olabiliyor
Prof. Dr. Akhan, “Sincap, tilki, yarasa gibi kemirgen memeli hayvanlarda kuduz var. Vahşi yaşamda biz bu türlerle karşılaşmıyoruz ama kedi ve köpekler de bunu taşıyor. Sokaklarda yaşayan kedi ve köpeklerin kuduz taşıyıp taşımadıklarını bilmiyoruz dolayısıyla ısırıkla karşılaşıldığında muhakkak önce yapılması gereken temel uygulamaları yapıp hastaneye gitmek gerekir” dedi.
Prof. Dr. Akhan, “Kişi hayvan tarafından ısırılır ya da tırmalanır ve hayvanın salyasına maruz kalırsa virüs beyine doğru gider ve 3-4 gün içinde de kişilerde semptomların başladığı dönem başlar. Hiperaktivite, ajitasyon, sudan korkma gibi semptomlar görülebilir. Bazılarında da felç gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Kişide ateş, ensefalit belirtileri görüldüğü zaman da artık geri dönüşsüz olur”
Isırıldıktan sonra ne yapılmalı?
Isırıldıktan sonra yapılması gerekenlerin çok basit olduğunu kaydeden Prof. Dr. Akhan, “Kişi hemen ısırılan bölgeyi su ve sabunla yıkamalı ve 15 dakika boyunca akan suyun altında tutmalıdır. O bölgedeki yarayı büyütecek ne asitli ne de alkali ürünler kullanılmamalı. Batikon tarzı bir şey kullanılabilir. Bazı ısırıklar çok büyük olabiliyor; o yaranın dikilmemesi ve sarılmaması gerekir. Çünkü bu sinirlerle iletilen bir şeydir. Ancak bunların hiçbiri aşı kadar koruyucu değildir. Kesin önlem muhakkak aşı olmaktır” şeklinde konuştu.
Kuduz aşısının devlet hastanelerinde yapıldığını belirten Prof. Dr. Akhan, “Ancak her hastanede kuduz aşısı bulunmuyor. Kişinin şehirde hangi hastanelerde kuduz aşısı olduğunu bulup o hastaneye gitmesi gerekiyor. Aşı olayın olduğu gün başlamalıdır, bu 0’ıncı gün diye başlar. Ardından 3’üncü 7’inci 14’üncü ve 28’inci günlerde 5 doz şeklinde aşıyı tamamlamak gerekir. Ancak örneğin hep vakit geçirdiğiniz bir kafede sürekli gördüğünüz kedi ya da köpek tarafından ısırılıp salyaya maruz kalırsanız bu durumda hayvan 10 gün göz altında tutulmalıdır. Bu sürede yine de 0-3 ve 7’nci dozları yapılmalıdır ve hayvan enfekte ise zaten ölecektir. Ardından duruma göre 14 ve 28’inci aşı yapılmayabilir. Ancak aşı asla ihmal edilmemelidir; çünkü hayvanın enfekte olup olmadığını bilemeyiz” ifadelerini kullandı.