Türkiye-Çin ilişkilerini değerlendiren akademisyenler, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaparken Çin’in Türkiye’deki yatırımlarının önemine de dikkati çekti.
Akademisyenler, Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi’nin 24-26 Mart tarihlerinde Türkiye’ye yapacağı ziyareti ve Türkiye-Çin ilişkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Asya uzmanı akademisyen Altay Atlı, Türkiye-Çin ilişkilerinin ekonomik ağırlıklı olduğuna dikkati çekerek “Türkiye’nin Çin’e karşı ciddi bir ticaret açığı söz konusu. Burada Türkiye’nin amacı, ihracatı mümkün olduğunca artırmak ve Çin’den daha fazla yatırım alarak aradaki farkı dengelemek.” diye konuştu.
Çin’in Türkiye’ye yapacağı yatırımların miktarı kadar bilgi ve teknoloji aktarımı konusunun da önemine işaret eden Atlı, Çin’den yapılacak doğrudan yatırımların, Türkiye’nin teknoloji ile birçok alanda kapasitesini artırmasına katkıda bulunması gerektiğini söyledi.
Vang’ın ziyaretinde ekonominin ana gündem olacağını belirten Altay, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle dünyada ekonominin duraksadığını hatırlatarak “Salgın sonrası tüm ülkeler ve Türkiye için önemli olan öncelik mümkün olduğunca ekonomik olarak kendine yetmek, dışa bağımlı olunan konularda da mümkün olduğunca ortaklıkları artırmak ve çeşitlendirmektir.” dedi.
Atlı, salgın döneminde dışa bağımlılığın kırılganlığı artırdığını vurgulayarak “Çin ile ilişkiler Türkiye’ye bu açıdan fayda sağlayacaktır. Çin, yatırım için gelecekse ve Türkiye’nin kapasitesini geliştirmeye fayda sağlayacaksa başımızın üstünde yeri var.” ifadelerini kullandı.
Kovid-19 salgınının ülkelere ekonomik olarak kendine yetmeyi ve ortaklıklarını çeşitlendirmeyi öğrettiğini belirten Atlı, “Çin’le ilişkileri geliştirmek, Batı’ya sırtımızı dönmek demek değildir. Avrupa’yla, ABD’yle ilişkiler kötü olduğu için alternatif bulmak şeklinde düşünülmemeli.” diye konuştu.
“Uygur Türkleri konusunda Çin’le yapıcı diyalog içinde olmalı”
Atlı, Uygur Türkleri konusunda da taraflar arasında diyalog ortamının sağlanması gerektiğini belirterek “Uygur Türkleri konusunda Çin’le yapıcı bir diyalog içinde olmalı. Her iki tarafın da ciddi şekilde endişelerini ortaya koyması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD ve AB’nin, Çin ve Çinli yetkililere uyguladığı yaptırımlara da değinen Atlı, “Bu tür tek taraflı cezalandırmaya yönelik girişimleri yapıcı çözüm olduğunu düşünmüyorum. ABD’nin ve AB’nin kendi siyasi hesapları içinde gerçekleştiğini düşünüyorum.” dedi.
Türkiye’nin soydaşlarıyla ilgili hassasiyetinin anlaşılması gerektiğini de vurgulayan Atlı, Vang’ın ziyaretinin bu açıdan da önemli olduğunu söyledi.
“Çin’in yaptığı yatırımlar Türkiye için çok önemli”
Atılım Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nilgün Eliküçük Yıldırım da Türkiye-Çin ilişkilerinde ekonomik ilişkilerin önemine dikkati çekti.
Türkiye’de yürütülen bazı projelere, Kuşak ve Yol Projesi kapsamında Çin’in yatırım yaptığını söyleyen Yıldırım, Çin İhracat ve Kredi Sigortası Kurumunun (Sinosure) da Türkiye Varlık Fonundaki (TVF) bazı şirketlere yatırım garantisi verdiğini ifade etti.
Yıldırım, salgının Kuşak ve Yol projesine de etki ettiğini belirterek “Çin’in döviz rezervlerinde ciddi bir azalmadan sonra biraz daha temkinli Kuşak ve Yol projesi izleyeceğini görüyoruz.” diye konuştu.
Vang’ın ziyaretinde Uygur Türkleri konusunun da gündeme gelmesinin beklendiğini ifade eden Yıldırım, “Önemli olan, ekonomik bağlar. Birtakım siyasi uyuşmazlıkların şu an için bu bağları sarsacak düzeyde olduğunu düşünmüyorum. Özellikle Türkiye’nin birtakım projelerine Çin’in yaptığı yatırımlar Türkiye için çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
Salgın döneminin birçok ülkenin sağlık ürünleri ve koruyucu ekipman konusunda Uzak Doğu’ya bağlı olduğunu ortaya çıkardığına dikkati çeken Yıldırım, “Bu tüm dünya için geçerli ve bu bağlılığı azaltmanın yolları aranıyor. Küresel tedarik zincirlerini yakınlaştırmak gibi bir beklenti var. Türkiye’deki tekstil sektörü için bu çok önemli, bunun etkilerini uzun dönemde göreceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, Çin’in yumuşak güç göstergesi olarak uyguladığı sağlık yardımlarına ilişkin de “Çin’in Kuşak ve Yol Projesi kapsamında başlattığı ‘Sağlık İpekyolu’, İpekyolu ülkeleri arasında sağlık altyapılarının güçlendirilmesi anlamına geliyor. Salgın döneminde bu çok ön plana çıkarıldı. Çin’den yapılan yardımlar da bu kapsamda yapıldı. Bu da Çin’in yumuşak gücü denebilir.” ifadelerini kullandı.