Venezuela Dışişleri Bakanı Felix Plasencia, ağustos ayında göreve geldikten sonra ulusal ve uluslararası basındaki ilk söyleşisini AA’ya verdi.
İkili temaslarda bulunmak amacıyla ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdiğini kaydeden Plasencia, Türkiye’de mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu dışında Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’yle görüştüğünü söyledi.
Plasencia, iki ülke ilişkilerine ilişkin, “Türkiye’yle uluslararası hukukun savunulması, uluslararası toplumun ilkelerine bağlılık ve İkinci Dünya Savaşı sonrası bağımsız devletlerin katılımıyla oluşan Birleşmiş Milletler (BM) sisteminin korunması çabalarına dayanan bir ilişkimiz var.” diye konuştu.
BM sisteminin çok taraflılığı ortaya koyduğunu belirten Plasencia, ikili ilişkileri geliştirme taahhüdünün şu anda yerine getirildiğini ifade etti.
İki ülke Cumhurbaşkanları arasındaki samimi diyaloğun bu ilişkileri geliştirmede önemli rol oynadığına vurgu yapan Plasencia, “Bu aynı zamanda tarihsel bir sürece dayanıyor. Türkiye ile Venezuela’nın 70 yılı aşkın bir ilişkisi var. Ama Hugo Chavez ile başlayan ve şimdi Nicolas Maduro hükümetinin iş birliği, yatırım ve ticaret konularında daha da derinleşiyor.” dedi.
“Yaptırımlar Venezuela halkını etkiliyor”
Ülkesinin dünya gündemine de sık sık gelen ekonomisiyle ilgili açıklamalar da yapan Plasencia, “Venezuela halkı, uluslararası hukuka ve ABD’nin bazı kurumlarının kararlarına aykırı olarak uygulanan tek taraflı ve zorlayıcı yaptırımlardan kesinlikle etkileniyor. Bu bir gerçek.” ifadelerini kullandı.
Bu yaptırımların amacının “Bolivarcı devrimin kökünü kazımak” olduğunu kaydeden Plasencia, yaptırımların uluslararası toplumun ilkelerini ihlal ettiğini vurguladı.
Plasencia, yaptırımlar nedeniyle ilaçlara ve hatta yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşılarına ulaşmakta dahi güçlük çektiklerine işaret ederek “Ülkemizi istikrarsızlaştırma çabalarına, bu müdahaleci imparatorluğun yaptırım ve engellemelerine rağmen Maduro hükümeti, halkın sağlığını garanti altına alacak aşılara ulaşmayı başardı ancak engellemeler halkımızda birçok acıya sebep oldu.” diye konuştu.
Türkiye, Çin ve Rusya gibi ülkelerin yanı sıra bazı bölge ülkeleriyle kurulan sağlık alanındaki iş birliklerinin bu noktada önemli olduğunu söyleyen Plasencia, “Çok acı çektik. Aşılara erişmedeki zorluğu, Küba gibi ülkelerle dostluk ilişkilerimiz sayesinde çözdük ve Soberana’yı aldık. Rusya’dan Sputnik alırken Çin’den de aşılar aldık.” dedi.
Salgının bölgede ve kıtadaki etkisini de değerlendiren Plasencia, Venezuela’nın vaka ve ölüm sayılarında komşu ülkelerden daha iyi seviyelerde olduğunu vurguladı.
“Ürünlerimizi dış pazarlara ihraç etme zorluğu yaşıyoruz”
Yaptırımların sağlık alanında değil ticaret alanında da ülkeye etki ettiğini kaydeden Plasencia, “Ürünlerimizi dış pazarlara ihraç etme zorluğu yaşıyoruz. Çünkü ABD’nin ihracatımıza yönelik baskısı büyük zararlar veriyor. Başkan Maduro, bu zorlukların çözülmesi için defalarca çağrı yaptı ancak bazı yerel çıkarları olanlar, Caracas ile Washington arasında iyi bir ilişki kurma girişimlerini etkiliyor.” ifadelerini kullandı.
Plasencia, Venezuela’nın, hiçbir ülkenin seçim sonucunda alınan kararlarına karşı çıkmadığını belirterek aynısının kendi ülkesi için de uygulanmasını istedi.
Ülkesinde gelecek ay yapılacak seçime ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Plasencia, barış ve huzur içinde bir seçim geçirmeyi arzuladığını söyledi.
Uluslararası toplumdan Venezuela halkının kararına saygı duymasını isteyen Plasencia, “Tüm dünyadan gözlemciler davet edildi. Daha önce Carter Center’ı davet ettiğimiz gibi teknik bir ekip göndermesi için BM’yi ve Avrupa Birliği’ni de davet ettik.” diye konuştu.
“Muhalifler, Başkan Maduro’nun meşru hükümetini tanıdı”
Plasencia, Venezuela’da muhalefet ile Meksika’da yürütülen diyaloğun ülkesi için önemli bir süreç olduğunu belirtti.
Muhalefetin bu süreçte Guyana ile olan toprak anlaşmazlığında Venezuela’nın iddialarını kabul ettiğini belirten Plasencia, “Aşırılıkçı muhalifler, Başkan Maduro’nun meşru hükümetini tanıdı ve Venezuelalıların geleceğini tartışmak için sorumlu bir şekilde Venezuela hükümeti ile masaya oturdu. Bu harika bir sonuç. Biz Venezuelalılar, arzu ettiğimiz her şeyi, barışçıl bir şekilde bu diyalogdan beklememiz gerektiğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Sürecin muhalefeti, müdahaleci ve engelleyici bir yapıdan ülkeyi ve halkı önemseyen bir dinamiğe dönüştürmeyi sağladığını kaydeden Plasencia, muhalefetin geçmişte yanlışlar yapmasına rağmen karşılıklı anlayışla ülkenin daha iyi bir rotaya gireceğini söyledi.
“Halk Guaido’yu başkan gibi davransın diye seçmedi”
Muhalefetin bazı ülkelerce Venezuela’nın meşru temsilcisi kabul edilmesi de dahil birçok konu nedeniyle ülkesine uygulanan uluslararası yaptırımların Venezuela’ya verdiği zarara da değinen Plasencia, yurt dışındaki milyarlarca dolarlık Venezuela varlıklarının dondurulmasını örnek gösterdi.
Venezuela’ya ait altınlara el konulması, Venezuelalıların işlettiği şirketlerin faaliyetlerinin durdurulması ve muhalif liderlerin ülke ekonomisine dış müdahale arayışları gibi sorunların yaşandığına da işaret eden Plasencia, bu durumun Venezuela halkını olumsuz etkilediğini belirtti.
Plasencia, bazı diplomatik temsilciliklerin de kendisini Venezuela’nın meşru temsilcisi ilan edenlerce ele geçirildiğini belirterek “Washington’daki büyükelçiliğimiz alternatif, paralel, sözde temsilciler tarafından işgal edildi. Biz bu binaların Venezuela’ya iade edilmesi ve Maduro hükümetinin, ülkenin meşru hükümeti olarak tanınması gerektiğine inanıyoruz.” dedi.
Maduro hükümeti temsilcilerinin BM’de ülkeyi temsil ettiğini hatırlatan Plasencia, kendisini “geçici cumhurbaşkanı” olarak ilan eden Juan Guaido’ya yönelik şu ifadeleri kullandı:
“Maduro, halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak yeniden seçildi. Bu kişi (Guaido) Caracas’ın 300-400 binlik küçük bir bölgesinin temsilcisi olarak 80 binden az oy aldı. Çünkü onlar, meclise girsin, yasa yapsın, yasaları kontrol etsin diye oy verdi, başkan gibi davransın diye değil. Bu durum, çağdaş Venezuela tarihinde bir aktör ya da sözde aktör tarafından oynanmış en büyük oyun olabilir.”
Venezuela’ya uygulanan tek taraflı yaptırımların sona ermesi gerektiğini belirten Plasencia, uluslararası toplum açısından kendi kurallarını ihlal eden bir ülkeye yaptırım uygulama yolunun da bu şekilde ortaya çıktığını söyledi.
Plasencia, söyleşinin sonunda Türkiye ile ilişkilere tekrar değinerek “Ülkelerimiz arası ilişkiyi güçlendirmek, iş birliğini ve dayanışmayı artırmak için bir çaba var çünkü (Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan ve Maduro sorumlu iki lider ve her zaman halkının çıkarlarını önceliyor.” diye konuştu.