İran’ın nükleer faaliyetleri konusundaki Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan anlaşmanın canlandırılması için yürütülen görüşmeler yaklaşık 5 aylık aranın ardından Avusturya’nın başkenti Viyana’da 4 Ağustos’ta yeniden başladı ve dün sona erdi. Heyetler görüşmelerin sonucunu değerlendirme amacıyla ülkelerine döndü.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, dün yaptığı açıklamada, “nihai metnin” hazırlandığını ve tarafların başkentlerinden siyasi onay beklentisi içinde olduklarını söyledi.
AB yetkilisinin ortaya koyduğu metne Batılı ülkelerden itiraz gelmezken, Tahran yönetimi söz konusu metni kabul etmemiş olacak ki İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Borrell’le yaptığı telefon görüşmesinde, “Beklentimiz, anlaşmanın nihai metnine ulaşmak için tüm tarafların kararlılık ve ciddiyet göstermeleridir.” ifadelerini kullandı.
Abdullahiyan’ın sözlerinden anlaşılan, Borrell’in tersine Tahran yönetiminin Viyana’da masaya konan metni “nihai metin” olarak kabul etmediği.
“Bazı sorunların çözülmesi gerekiyor”
İran’ın Viyana müzakerelerinde heyet başkanı danışmanı Muhammed Merendi, dün El-Meyadin televizyonuna yaptığı açıklamada, “Bazı ilerlemeler kaydedildi, ancak bazı sorunların hala çözülmesi gerekiyor. Anlaşmaya varıp varamayacağımızı bilmiyorum. Anlaşmaya varma olasılığı yüzde 50.” diye konuştu.
Reformistlere yakınlığıyla bilinen Armanı İmruz gazetesine değerlendirmede bulunan İranlı siyaset bilimi uzmanı akademisyen Dr. Mehdi Mutahhariniya da, “Viyana görüşmeleriyle ilgili bilinmeyenler konuyu karmaşık hale getiriyor. Anlaşmaya varılması demek, İran ile ABD arasındaki sorunların çözüleceği anlamına gelmiyor.” ifadelerini kullandı.
ABD’de gelecek başkanlık seçimlerine işaret eden Mutahhariniya, Demokratların kazanma şanslarının düştüğüne, Cumhuriyetçilerin de aday çıkarmakta zorlanacaklarına işaret etti.
Başkan Joe Biden’ın anlaşmaya dönmesinin anlaşmanın kalıcı olacağı anlamına gelmeyeceğini belirten Mutahhariniya, İran’ın asıl sorununun ülke içinde birliği sağlamak olduğunu kaydetti.
İran’ın resmi haber ajansı IRNA’ya bağlı İran gazetesinden uluslararası ilişkiler uzmanı Mustafa Hoşçeşm de kaleme aldığı “Zaman neden İran lehine işliyor?” başlıklı makalesinde, Batılı tarafların daha fazla imtiyaz elde etmek için çeşitli bahaneler öne sürdüklerini, buna karşın yakın dönemde yaşanan uluslararası gelişmelerin İran’ın lehine olduğunu belirtti.
Hoşçeşm, “Batılı taraflar, anlaşmazlığın Devrim Muhafızları ve onun terör örgütü listesine dahil edilip edilmemesiyle ilgili olmadığını kendileri de kabul ediyorlar, ancak yine de taviz vermekten kaçınarak İran’dan taleplerinden vazgeçmiyorlar. Bu yaklaşım, müzakerelerde karşı tarafın dürüst davranmadığını gösterir.” ifadelerini kullandı.
Ukrayna Savaşı ve enerji açığı meselesi
Ukrayna’daki savaş nedeniyle dünyada oluşan enerji açığı sorununun İran’a fırsat oluşturduğuna dikkati çeken Hoşçeşm, şunları kaydetti:
“Ukrayna ve Tayvan savaşı, gelecek aylarda enerji açığı ve enerjiye artacak talepler, fiyatların artması, bunun siyasi, ekonomik ve güvenlik alanına etkileri gibi uluslararası gelişmeler ve İran’ın yaptırımları boşa çıkarması, buna bağlı olarak iç piyasanın güçlenmesi, Batı bloku dışındaki ülkelerle ilişkilerini geliştirmesi, nükleer gücünü artırması, savunma sanayisindeki ve bölgedeki hedeflerini gerçekleştirmesi zamanın İran lehine işlediğinin göstergesidir.”
“Yaptırımlardan çıkar elde edenler anlaşmayı istemiyor”
Ilımlı muhafazakarlara yakınlığıyla bilinen Cumhuri İslami gazetesi ise İran’ın müzakere heyetini “yetersiz” olarak değerlendirdi.
Gazetenin konuya ilişkin baş makalesinde, “Reisi hükümetinin bu görüşmeleri sonuçlandırmak ve KOEP’i yeniden canlandırma istediği açıktır, ancak bir yandan İranlı müzakere heyetinin zayıflığı ve İran’a uygulanan yaptırımlardan çıkar elde eden çevrelerin muhalefeti bu görüşmelerin sonuca varmasını engellemiştir. Yaptırımlardan çıkar elde eden unsurlar önceden sadece ülke içinden iken şimdi bunlara Rusya da eklendi.” ifadelerine yer verildi.
İran ile nükleer müzakereler
İran ile 2015’te imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden tam anlamıyla uygulanmasını sağlama ve ABD’nin anlaşmaya dönüşünün ele alındığı görüşmeler, Nisan 2021’den bu yana aralıklarla Viyana’da yapılıyordu.
Viyana’da Rusya, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere ve İran’dan üst düzey temsilcilerin katılımıyla yapılan müzakerelere, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde 2018’de anlaşmadan tek taraflı çekilen Washington, AB aracılığıyla dolaylı katılım sağlıyordu.
Washington, Tahran’ın anlaşmadaki taahhütlerine geri dönmesini isterken, İran yönetimi ise nükleer anlaşmadan ayrılan taraf olarak öncelikle ABD’nin anlaşmaya dönerek tüm yaptırımları kaldırmasını ve anlaşmadan tekrar ayrılmayacağına dair güvence vermesini talep ediyor.
AB Yüksek Temsilcisi Borrell, tarafların bundan önce Viyana’da son olarak Mart 2022’de bir araya geldiği toplantı sonrasında, “dış etkenler” nedeniyle görüşmelere ara verildiğini duyurmuştu.
Borrell’in 25 Haziran’daki Tahran ziyaretinde, ABD ile İran arasında AB aracılığıyla yapılan dolaylı görüşmelerin Doha’da sürdürülmesine karar verilmişti. Ancak 29 Haziran’da yapılan görüşmelerde de ilerleme sağlanamadığı açıklanmıştı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, 20 Temmuz’da İran ile ABD arasındaki anlaşmazlığı çözmek için taraflara yeni bir taslak metin sunduğunu duyurmuştu. Tahran ve Washington yönetimleri de AB’nin sunduğu yeni çözüm önerilerini olumlu karşıladıklarını açıklamıştı.