Avusturya’nın başkenti Viyana’da, Nisan 2021’den beri Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan İran nükleer anlaşmasının yeniden tam ve eksiksiz bir şekilde uygulanması için görüşmeler hız kesmeden sürüyor.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora’nın başkanlığında süren görüşmelere Rusya, Çin, Almanya, İngiltere, Fransa ve İran’dan üst düzey temsilciler iştirak ederken 2018’de anlaşmadan tek taraflı çekilen ABD katılmıyor.
İran, ABD ile doğrudan görüşmediği için bu iki ülke arasındaki iletişimi dolaylı olarak AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı Mora sağlıyor.
Yaklaşık 10 aydır süren görüşmelerin sonuncusu ve en uzun turu olarak kabul edilen 8’inci tur devam ederken özellikle İran tarafından yapılan açıklamalar sona yaklaşıldığına ilişkin mesajlar içeriyor.
Garanti ve yaptırımların kaldırılmasına ilişkin doğrulama mekanizması
Müzakerelerin yavaş ilerlemesine neden olan kilit konu, İran’ın, 2018’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın anlaşmadan tek taraflı çekilerek bu ülkeye yönelik yaptırımları yeniden uygulama kararına benzer bir durumun ileride tekrarlanmaması için Batılı ülkelerden istediği garanti talebi.
İran anlaşmaya varılması durumunda yaptırımların kaldırılmasına ilişkin bir denetleme mekanizması oluşturulmasını talep ederken aynı zamanda “2018 acı tecrübesinin” tekrarlanmamasını sağlamaya çalışıyor.
Buna karşı başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler, İran’ın nükleer faaliyetlerini daha ileri bir noktaya taşımaması için bir an evvel anlaşma yapılmasını istiyor.
Müzakereleri, zorlayan garanti talebi
Görüşmelerin odağında yer alan “garanti talebi”, uzmanlar tarafından “yerinde bir istek olarak” değerlendirilse de Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya gibi dünyanın önemli ülkelerinin yer aldığı müzakere masasından çıkacak sonucu ABD uluslararası bir anlaşmadan ziyade siyasi bir anlaşma olarak kabul ediyor.
Bu da sağlanacak anlaşmanın ABD için bağlayıcılığını zayıflatıyor. Mevcut iktidarın 3 yıl sonra değişmesi durumunda gelecek yeni yönetim, isterse anlaşmadan tek taraflı çekilebiliyor. Bu nedenle İran bu olasılığı mümkün olduğunca ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Taraflardan sona yaklaşıldığını gösteren açıklamalar
Bu duruma rağmen İran, ABD ve Rusya’dan yapılan son açıklamalar yakın bir tarihte anlaşma sağlanacağı sinyallerini veriyor.
Rusya’nın müzakere heyetinin başında yer alan bu ülkenin BM Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mikhail Ulyanov, Rus basınına yaptığı açıklamada, her hususta hemfikir olunmasa da anlaşmanın 20 sayfadan oluşan nihai belgesinin hazırlandığını söyledi.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Başmüzakereci Ali Bakıri de ilk defa “anlaşmaya her zamankinden daha yakınız” açıklamasında bulundu. Son olarak da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, “ABD ile İran arasında doğrudan müzakerelerin yapılmasının Viyana görüşmeleri bağlamında menfaatimize olacağına inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulunması artık sona yaklaşıldığı fikrini güçlendiriyor.
İran heyetinin Basın Danışmanı Prof. Dr. Muhammed Marandi, AA muhabirine, görüşmelere ilişkin son gelişmeleri ve İran’ın yaklaşımını anlattı.
Marandi, halihazırda müzakerelerin devam ettiğini, tarafların bazı hususlarda uzlaşı sağladığını ancak bazı konulara yönelik ise çalışmaların devam ettiğini belirterek ülkesinin hem ABD hem de Batılı ülkelere yönelik kötü tecrübelere sahip olduğunu, bu kötü tecrübelerin bir daha tekrarlanmayacağının gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Müzakerelerin 8’inci turuna verilen kısa aranın ardından İran’ın yeni önerilerde bulunduğuna ilişkin değerlendirmelere de değinen Marandi, görüşmelerin bir parçası olarak, müzakerelerde karşılıklı önerilerin her zaman olduğunu belirterek çözüme kavuşturulmamış hususlarda ABD ve Batılı ülkelerin “ayak sürüdüğünü”, İran’ın ise çözüm bulabilmek için çaba sarf ettiğini savundu.
“Önümüzdeki günler bence çok önemli”
Marandi, “Önümüzdeki günler bence çok önemli. Kilit kararlar verilecek. Bazı önemli kararlar henüz Amerikalılar ve Avrupalılar tarafından alınmadı. İran, karşı tarafın gerekli kararları alabilme kabiliyetine sahip olup olmadığı görmek için bekliyor.” ifadesini kullandı.
İran’ın müzakerelere yönelik zaman kısıtlamasını hiçbir zaman kabul etmediğini belirten Marandi, Batılı ülkelerin bazı tarihler verdiğini ancak bu sürelerin herhangi bir gelişme kaydedilmeden geride kaldığını anlattı.
Marandi, “İran hızlı bir anlaşma sağlanmasını istiyor çünkü ABD ve Avrupalılar sıradan insanlara yaptırım uyguluyorlar. Çocuklara yaptırım uyguluyorlar. İnsanlara acı çektirmeye çalışıyorlar. Açıkçası İran mümkün olan en hızlı şekilde yaptırımların son bulmasını istiyor. Ancak İran kötü bir anlaşma istemiyor, iyi bir anlaşma olmasından emin olmak istiyor.” dedi.
“Anlaşmayı ihlal eden bedel ödemeli”
Olası anlaşmanın ihlali durumunda Batılı ülkelere bir bedelinin olması için İran’ın çaba sarf ettiğini söyleyen Marandi, İran’ın bu müzakerelerde (2015 anlaşması öncesindeki müzakerelere kıyasla), gerekli bir bedelin Amerika ve Avrupalıların anlaşmaya bağlı kalmalarını sağlayacağını savundu.
Marandi, İran için denetim ve doğrulama mekanizmasının çok önemli olduğunu belirterek ABD ve Avrupalıların gerçekten nükleer anlaşmayı uyguladıklarını göstermelerinin önemine işaret etti.
2015’te yapılan anlaşmada, yaptırımların kaldırılmasının denetlenmesine ilişkin bir madde olmasına rağmen Batılı ülkelerin bunu yerine getirmediğini ileri süren Marandi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) İran’ın nükleer faaliyetlerini denetlediği gibi Batılı ülkelerin anlaşmanın gereğini yerine getirip getirmediğini denetleyen bir mekanizmanın oluşturulmasının ülkesi için çok önemli olduğunu anlattı.
Garanti konusuna da değinen Marandi, ülkesinin bir şekilde söz konusu garantiyi elde edeceğini ifade ederek “Eğer Batılı ülkeler tarafından garanti verilemezse İran bu garantiyi ülke içinde sağlayacak.” diye konuştu.
Bunun ne alma geldiğine ilişkin detay vermek istemeyen Marandi, bir müddet daha beklendikten soran bu hususun aydınlatılacağını dile getirdi.
“Batılılar, ayak sürümezse anlaşma sağlanabilir”
Marandi, müzakerelerde zamanın kendileri için öncelikli olmadığını asıl hususun uygun bir anlaşma olduğunu kaydederek “Batılı ülkelerin ayak sürümeyi bırakmaları durumunda çok hızlı bir şekilde anlaşma sağlanabileceğini” söyledi.
İran’ın haklarından taviz vermemesi nedeniyle Batılı ülkelerin daha gerçekçi bir tutum içinde hareket etmeye başladıklarını ileri süren Marandi, ancak karşı tarafın atması gereken adımlar olduğunu sözlerine ekledi.