Assange, WikiLeaks Editör Vekili Kristinn Hrafnsson ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Kampanya Direktörü Rebecca Vincent, Julian Assange’ın iade davası öncesi Londra’da yabancı gazetecilerle bir araya geldi.
Daha önce duruşmalara görüntülü katılan eşinin gelecek hafta yapılacak iade davasına şahsen katılması için başvuru yapıldığını hatırlatan Stella Assange, “Duruşmalara görüntülü olarak katılması çok saçma. Mahkemenin, Julian’a karar duruşmasına katılması için izin vermesini umuyorum. Bunun olup olmayacağını bilemiyoruz. Bu bile davanın saçmalığını gösteriyor.” dedi.
Assange, eşi hakkında ABD’ye iadesine hükmedilirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bir süreç başlatacaklarını da belirterek, İngiltere’de temyiz davası açmak da dahil iç hukuk yollarının tükendiğini ifade etti.
Eşinin en son 6 Ocak 2021’de mahkemeye şahsen katıldığını söyleyen Assange, şunları kaydetti:
“Julian, Noel döneminde hastaydı. Hasta olduğu yaklaşık 1 hafta boyunca ziyaret etme fırsatımız olmadı. Avustralya’nın Londra Büyükelçisi sürece dahil oldu ve Belmarsh Hapishanesi yönetimiyle doktor göndermeleri konusunu görüştü. Julian’a doktorla görüşebileceği sözü verildi ancak Büyükelçinin müdahalesi sonrası görüşebildi. Akli ve bedensel sağlığı kötüye gidiyor. Hapishanede kaldığı her gün hayati risk taşıyor. Julian, (ABD’ye) iade edilirse ölecek.”
İade kararının ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüyle ilgili yasaları ihlal edeceğini savunan Assange, “Bir devletin suçlarını haberleştirmek suç değildir. Julian, basında da yer aldığı üzere aynı zamanda bir suikast komplosunun da kurbanı. Eski CIA Direktörü Mike Pompeo döneminde, Julian’ın nasıl infaz edileceğine dair planlar yapıldığı haberleri çıktı. Pompeo, Julian’a takıntılıydı. Onu öldürmeyi, Beyaz Sarayın en üst makamlarıyla görüştü.” ifadelerini kullandı.
Assange, mahkemede bu iddialara ilişkin delillerin dikkate alınması gerektiğini söyleyerek, Julian Assange’ın iadesinin ABD ile İngiltere arasındaki iade anlaşmasını da ihlal ettiğine vurgu yaptı.
Mahkemenin iade kararı vermemesi halinde Julian Assange’ın serbest bırakılmayacağını ancak temyiz mahkemesi yolunun açılacağını da vurgulayan Assange, eşini son olarak 3 Şubat’ta görebildiğini, eşinin durumundan dolayı endişe duyduğunu anlattı.
“Verilen güvenceler ABD’yi bir şey yapmaktan alıkoymayacak”
Son 5 yıldır hücrede kalan eşinin yargılanma ve cezaevi koşullarına ilişkin ABD’nin bazı güvenceler verdiğini hatırlatan Assange, “Bunlar güvence değil çünkü koşullara bağlı. ABD’yi bir şey yapmaktan alıkoymayacak. Kendisini öldürmeye itecek şartların içine koyabilecek imkanı veriyor. Yüksek Mahkemede sağlık durumuna ilişkin raporlar kabul edilse de hiçbir şey değişmedi. ABD ve İngiltere tıbbi raporları, Julian’ın içinde bulunduğu koşullar nedeniyle kendisini öldürme riski taşıdığını ortaya koydu.” dedi.
Assange, ABD’ye iade edilmesi halinde eşinin hapishane şartlarından ABD’li istihbarat servislerinin sorumlu olacağını da söyleyerek, “Bu servisler Julian’ı öldürme planı yaptı. Onlar için ulusal güvenlik konusu olduğu için cezaevine Julian’ı hücre hapsine koymaları tavsiyesi ettiklerinde bunu gerekçelendirmelerine bile gerek yok.” diye konuştu.
ABD’deki hapishane şartlarının Julian Assange’ın sağlığı için iyi olmayacağını kaydeden Assange, iade edilirse eşini bir daha görememekten endişe duyduğunu ifade etti.
Stella Assange, eşinin İngiltere’de hiçbir suçtan ceza almamış olmasına rağmen yüksek güvenlikli bir cezaevinde 5 yıldır hücre cezası çektiğini, bu durumu ABD’de sürdüremeyeceğini de sözlerine ekledi.
“Julian’ın özgürlüğü için mücadele etmek, gazetecilik için mücadele etmektir”
WikiLeaks Editör Vekili Hrafnsson da Assange’ın ABD’ye iadesinin basın özgürlüğü için kötü sonuçlar doğuracağını söyleyerek “Avrupa’da yayın yapan Avustralyalı bir gazetecinin ABD ve İngiltere’de hapse girme ihtimali, dünyanın hiçbir yerindeki gazetecinin güvende olmadığı anlamına geliyor.” dedi.
Dünya genelinde basın özgürlüğünün saldırı altında olduğunu kaydeden Hrafnsson, “Bu bir hastalık gibi, salgın gibi. Bu bağlamda Julian, kömür madenindeki bir kanarya gibi.” diye konuştu.
Hrafnsson, İngiltere’de aralıkta kabul edilen Ulusal Güvenlik Yasası’nın, ABD yasalarından etkilendiğini de ifade ederek “Julian’ın özgürlüğü için mücadele etmek, gazetecilik için mücadele etmektir.” diye konuştu.
Assange’ın dava süreci
Assange’ın kurduğu WikiLeaks, 28 Ekim 2010’da ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği suçları da delillendiren 251 bin gizli belgeyi yayımlamıştı.
Assange, Haziran 2012’de sığındığı Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nden 11 Nisan 2019’da çıkarılarak gözaltına alınmış ve “kefaletle serbest bırakılma şartlarını ihlal etmekten” tutuklanarak Londra’daki Belmarsh Hapishanesi’ne konulmuştu.
Mahkeme, 50 hafta hapse mahkum edilen Assange’ın iade talebi çerçevesinde cezasını tamamladıktan sonra da tutuklu kalmasına karar vermişti.
Yüksek Mahkeme, 10 Aralık 2021’de Assange’ın ABD’ye iade edilebileceğine hükmetmişti.
Westminster Sulh Ceza Mahkemesinin 20 Nisan 2022’de iadeye hükmetmesiyle dönemin İçişleri Bakanı Priti Patel, 17 Haziran 2022’de Assange’ın ABD’ye iade edilmesi kararını imzalamıştı.
Assange’ın avukatları da 1 Temmuz 2022’de karara ilişkin Yüksek Mahkemeye itiraz başvurusunda bulunmuştu.
İngiltere’de tutuklu bulunan Assange’la ilgili ABD’ye iade davası 20-21 Şubat’ta görülecek.