Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, katılım sektöründeki gelişmeleri ve İstanbul Finans Merkezi’nin katılım finansa katkılarını AA muhabirine değerlendirdi.
Katılım finansın toplanan fonlarda yaklaşık yüzde 10’luk, kullandırılan fonlarda yüzde 7’lik, aktiflerde ise yüzde 8’e yaklaşan pazar payına ulaştığını söylen Uyan, Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin (TKBB) Strateji Belgesi’ne göre 2025 yılında katılım finansın yüzde 15’lik pazar payına ulaşmayı hedeflediğini, bu çerçevede hareket edildiğini belirtti.
Uyan, katılım finansın, bankacılık sektörünün her kaleminde sektörün üzerinde büyümeyle bugüne kadar geldiğini ifade etti.
Ağustos sonu itibarıyla bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü yüzde 11,3 artarken, katılım bankalarının yüzde 15,8 seviyesinde aktif büyüme performansı gösterdiğini belirten Uyan, “Sektör, kullandırılan fonlarda yıl başına göre yüzde 9,4 düzeyinde bir büyüme gösterirken, katılım finans kuruluşları yüzde 10 düzeyinde bir büyüme gösterdi. Katılım sektörü olarak ağustos sonu itibarıyla toplanan fonlarda yüzde 16,4’lük büyüme gerçekleştirdik. Sektörün üzerinde gerçekleşen büyümeyle pazar paylarında strateji vizyonuna ulaşma imkânı gözüküyor. Cumhurbaşkanımız da çok yerinde bir şekilde İslami finansı öne çıkarıyor.” diye konuştu.
Ufuk Uyan, temel kurallarını faizsizlik prensiplerinden alan katılım finansın toplum tarafından giderek daha fazla ilgi gördüğünün altını çizdi.
Faizsiz finansın toplumdaki bilinirliğini ve ülke için potansiyelini artıracak çalışmaların devam etmesinin önemli olduğunu ifade eden Uyan, katılım finans tarafında ürün çeşitliliğinin de sektörün belirli bir pazar payına sahip olması açısından hayati önem arz ettiğini söyledi.
Kuveyt Türk Genel Müdürü Uyan, şunları kaydetti:
“Katılım bankalarının, ürün ve hizmetleriyle müşterilerin birçok ihtiyacını dünden bugüne karşılandığını söyleyebiliriz. Ancak değişen müşteri beklentilerinin bankacılık sektörünü şekillendirdiği ve müşteri deneyiminin kurumların başarısında belirleyici rol oynadığı günümüzde bu değişime ayak uydurmamız ve müşterilerimizi daha iyi anlamamız gerekiyor. Özellikle artan dijitalleşme faaliyetleriyle artık ürün ve hizmet sunumunun dijital kanallar üzerinden yapılacak şekilde dizayn edilmesi, bütün sektör gibi katılım finans tarafında da kaçınılmaz bir durum. Bu nedenle ürün çeşitliliğinin geliştirilmesinin yanı sıra dijital kanallara ve müşteri deneyimine odaklanan bir yaklaşımın ziyadesiyle etkili olacağı görüşündeyiz.”
“2024’te küresel İslami bankacılık aktiflerinin 3,7 trilyon dolara ulaşması bekleniyor”
Ufuk Uyan, küresel İslami finans aktiflerinin 3 trilyon dolar yaklaştığını, bunun yaklaşık yüzde 80’ini faizsiz bankacılık aktifleri oluşturduğunu ifade etti. Bunun içinde de 300 milyar dolarlık sukuk hacminin bulunduğunu belirten Uyan, “2024 yılına kadar küresel İslami bankacılık aktiflerinin 3,7 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.” dedi. Uyan, faizsiz finans denilince sermaye piyasası ürünleri, faizsiz fonlar, tekafül ve mikro finans gibi alanların da önem kazandığını dile getirdi.
Uyan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Katılım finansın, hem Türkiye’deki bankacılık sektöründen aldığı pay hem de uluslararası İslami finans pastasından aldığı pay anlamında halen gideceği çok yol olduğunun farkındayız. İstanbul’un bir finans merkezi olarak konumlandırılmasını ve katılım finansın bunun en önemli etkenlerinden biri olarak görülmesini çok kıymetli buluyoruz. Vergi, hukuki düzenlemeler ve tahkim altyapılarının tamamlandığı, tanımlı bir piyasaya sahip, iş olanaklarında yerli, yabancı, kamu, özel gibi bir ayrımın yapılmadığı bir finans merkezinin hazırlanmasıyla birlikte yurt dışından yatırımcıların katılım finans alanında -özellikle de dijital alanda- ilgi gösterebileceğini beklemekteyiz.”
“İstanbul Finans Merkezi sukuk ihraçlarına önemli katkılar sağlayacak”
Kuveyt Türk Genel Müdürü Uyan, dünyada faizsiz fonları olan yabancı yatırımcıların Türkiye’yi önemli bir partner ve yatırım yapılacak ülke olarak gördüğünü belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Yurt dışından katılım finansa yatırım yapanlar, yetişmiş genç insan gücü, geniş nüfus, faizsiz finansa yatkınlık ve helal getiri imkanları gibi olanakları arıyorlar ki bunların hepsi ülkemizde mevcut. Katılım finans prensiplerine yönelik farkındalığı maksimize etmek amacıyla bu doğrultuda atılacak adımlar, katılım sektörünün zeminini sağlamlaştırma ve bankacılık sektörü pazar payını daha ileri noktalara taşıma noktasında yardımcı olacaktır.”
Ufuk Uyan, 2010 yılında Türkiye’nin ve Kıta Avrupası’nın ilk sukuk işlemini yaparak Türkiye’yi faizsiz sermaye piyasalarıyla tanıştırdıklarını hatırlattı.
Geçen ay sukuk alanında yine bir ilke imza atarak Türkiye’de ve dünyada ilk kez “Global Sürdürülebilir Tier 2 Sermaye Benzeri Sukuk İhracı” gerçekleştirdiklerini ifade eden Uyan, “350 milyon dolarlık bir ihraçtı. Bu ihraç için 12 kat talep geldi. Gerçekleştirilen bu ihraç, Kuveyt Türk’ün ve Türkiye’deki bir finansal kuruluşun şimdiye kadar topladığı en yüksek talep tutarlı ve Türkiye’deki finansal kuruluşlar arasında en yüksek talep kat sayısına sahip olması yönüyle birçok ilke imza attı. Çok başarılı bir ihraç yaptık. Benzer ihraçların yapılmaması için hiçbir sebep yok. Dolayısıyla İstanbul Finans Merkezi’nin bu süreçlere çok önemli katkıları olacağına inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
“Büyüme rakamları katılım sektörüne talebe ve ihtiyaca işaret ediyor”
Türkiye Finans Genel Müdürü Murat Akşam, vatandaşlardan ve firmalardan katılım finansmanı için çok ciddi talep ve istek olduğunu söyledi.
Katılım finans sisteminin özünde olan üç-dört temel konu olduğunu belirten Akşam, “Bunlardan birincisi, sektör olarak üretim ve ticaretin desteklenmesinde ana ortaklardan birisiyiz. Bireylerin ihtiyaçlarında da birlikte ticaret yapma gayreti içindeyiz. Aynı şekilde birlikte yaptığımız ticaretten kazandıklarımızı da bize güvenen tasarruf sahiplerine katılım havuzlarımızda değerlendirerek mümkün olduğunca getiri elde ettiriyoruz. Katılım finansın özünde birlikte kazanmak ve birlikte paylaşmak var.” ifadelerini kullandı.
Akşam, Türkiye’de katılım sektörünün gittikçe kuvvetlenerek ilerlediğini, kamu katılım kuruluşlarının da oyuna dahil olmasıyla pazar paylarının yüzde 7,5 seviyelerine ulaştığını aktardı.
Katılım finans sektörünün 2025 yılında yüzde 15 pazar hedefi doğrultusunda çalışmalarını sürdürdüğünün altını çizen Akşam, “Türkiye Finans olarak bu doğrultuda ihracatın bayraktarlığını yapıyoruz. Aynı çerçevede bireylerin de ihtiyaçlarını karşılayacak inovatif ürünleri onların hizmetine sunuyoruz.” dedi.
Katılım finans kuruluşlarının geçen yıl da sektörün üzerinde kuvvetli büyümesini sürdürdüğünü vurgulayan Akşam, Türkiye Finans olarak da aynı dönemde yüzde 55 büyüme sağladıklarını ifade etti. Murat Akşam, bu büyüme rakamlarının katılım sektörüne olan talebe ve ihtiyaca işaret ettiğini söyledi.
“Yatırımcılar sadece gayrimenkul olarak değil, ticaret, üretim açısından da burada olmak istiyorlar”
Türkiye Finans Genel Müdürü Akşam, katılım finans sektörünün yüzde 15’lik pazar payını yakalayacağına inancının tam olduğunu söyledi.
Bunun için bir takım ev ödevlerinin olduğunu belirten Akşam, “Öncelikle yeni ürünler geliştirmeliyiz. Bunu basit, etkin ve hızlı yapmalıyız. Regülasyonlar tarafında da bu ürünlerimizi destekleyecek kararlar alınırsa potansiyel talep ortaya çıkacaktır. Bu potansiyeli gören hem mevcut hissedarlar hem de yeni gelecek yatırımcılar sektörümüzü daha hızlı büyütecekler. Orta ve uzun vadede sermaye gerekli. Bizler kazandığımızın tamamını kurumlarımızda bırakıyoruz, sermayeye ekliyoruz.” diye konuştu.
Murat Akşam, İstanbul Finans Merkezi’nin katılım finansa katkısının yüksek olacağını belirterek, şunları kaydetti:
“İstanbul’a 3-4 saatlik uçuş mesafesinde yüzün üzerinde ülke var. Burada muazzam bir potansiyel var. Bu ülkeler arasında katılım finansı kullanan şirketlerin, sermayedarların ve şahısların İstanbul’a geleceğini görüyoruz. Hem fiziki altyapı hem de hukuki altyapının hazırlanmasıyla birlikte yatırımların hızla artacağını düşünüyorum. Yatırımcılarla birebir görüşmelerimizde İstanbul’da ve İFM’de olmak istediklerini bizlere ifade ediyorlar. Sadece gayrimenkul olarak değil, ticaret, üretim açısından da burada olmak istiyorlar.”
Yabancı yatırımcıların Türkiye’deki katılım finansa ilgilerinin ve taleplerini çıkılan sendikasyon ve sukuk ihraçlarında görüldüğünü anlatan Akşam, yatırımcıların kendi ülkelerinde kullandıkları İslami finans ürünlerini de burada görmek istediklerini, bunların da onlara sunulması durumunda yatırımların artacağını söyledi.
“Katılım bankaları yüzde 15’lik pazar payı hedefinin ötesine ulaşabilecek potansiyele sahip”
Albaraka Türk Genel Müdür Vekili ve Yönetim Kurulu Üyesi Malek Khodr Temsah ise katılım bankacılığının Türkiye’de giderek öneminin ve payının artan bir sektör olarak öne çıktığını söyledi.
Bankacılık kanununa tabi olan ve katılım bankacılığı prensiplerine uygun hizmet sunan katılım bankalarının bankacılık sektöründen aldığı payın dikkat çekici şekilde arttığını belirten Temsah, 2015 yılında mevduatlar tarafında yüzde 6 civarında olan katılım bankalarının sektördeki payının Ağustos 2021 itibarıyla yüzde 9,5 seviyesini aştığını ve mevduat büyüklüğünün 378 milyar liraya ulaştığını ifade etti.
Temsah, aktif büyüklükte 2015 yılında yüzde 5 civarında olan katılım bankalarının Ağustos 2021 itibarıyla sektördeki paylarını yüzde 7,5’e kadar çıkardığını aktardı.
Aktif büyüklükte ise 509 milyar lira seviyesine ulaşan katılım bankalarının gelecek dönemde de büyümeye devam edeceğini ifade eden Temsah, şöyle devam etti:
“Özellikle kriz dönemlerinde reel sektörü önemli ölçüde destekleyen katılım bankaları faizlerin indiği 2019 ve 2020 yıllarında sektörde önemli büyümeler gerçekleştirmiştir. Öte yandan dijitalleşme alanında da katılım bankaları çok güçlü yatırımlar yapıyor ve yapmaya da devam edecektir. Kısa ve orta vadede katılım bankaları büyümeye devam edecek ve katılım finans sisteminin büyümesi ve kurumların tamamlanmasıyla hedeflere ulaşılacaktır. 2025 yılında katılım bankalarının sektörde yüzde 15’lik bir paya sahip olması hedeflenmektedir. Katılım bankaları bu önemli hedefi zaman kayması ihtimaline rağmen, gerçekleştirebilecek ve hatta ötesine ulaşabilecek potansiyele sahiptir.”
Temsah, Türkiye’nin faizsiz finans alanında önemli potansiyeli bulunduğunu, mevcut potansiyeli harekete geçirmek ve finansal piyasalardan daha fazla pay almak için birtakım hamlelerin yapılması gerektiğini söyledi.
“Katılım bankaları da yatırımcısına her zaman kazandırmıştır”
Malek Khodr Temsah, Türkiye gerek tarihi ve politik bağlarıyla gerek coğrafi konumuyla İslami finans sektöründen daha fazla pay alabileceği bir noktada durduğunu söyledi.
Bu noktaya ilerlerken planlanan adımlardan birisinin de İstanbul Finans Merkezi olduğuna belirten Temsah, İstanbul Finans Merkezi ile Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir finans merkezine sahip olmasının amaçlandığını bildirdi.
Temsah, yalnızca bankalarla değil bir finansal ekosistem yaratmak amacıyla tüm finansal kuruluşlarla elbirliğiyle yeni bir yapının inşa edildiğini ifade etti.
İstanbul Finans Merkezi ile katılım bankacılığının yanı sıra, borsa yatırım fonları, sigorta şirketleri, sukuk alanlarında da büyüme alanı oluşacağını dile getiren Temsah, şu değerlendirmeleri yaptı:
“2025 hedeflerinde katılım bankacılığının Türk bankacılık sisteminde aldığı payın ve Türkiye’nin küresel finans sisteminden aldığı payın artması için İstanbul Finans Merkezi kritik bir noktada duruyor. Ayrıca ortaklık temelli finansman için gerekenlerin yapılması hem bir finans merkezi olması için hem de teknoloji tarafında gelişmelere ayak uydurmak için elzem bir durum olarak öne çıkıyor. Yalnızca bir merkez inşası değil mevzuat ve regülasyon alanında da birtakım gelişmelerin yaşanması bekleniyor. Yurt dışı yatırımların önünün açılması için yeni düzenlemelerin gelmesi gerekiyor. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi koordinasyonunda katılım finansın gündeme alınarak Türkiye’nin finans dünyasına dair vizyonunda yer bulması sektörün bugününe olumlu bir görünüm sunduğu gibi geleceği için oldukça önemli. Kamunun bu alandaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerine devam etmesi sektörün daha da güçlenmesini sağlayacaktır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu minvaldeki açıklamaları katılım finansın önünü açacaktır. İstanbul Finans Merkezi’nin faizsiz finans açısından da merkez niteliği taşımasına yönelik yaptığı açıklamalar, projenin öneminin daha da iyi anlaşılmasını sağlamıştır.”
Temsah, İstanbul Finans Merkezi ile katılım finans sisteminin hem kurumlarını sağlamlaştıracağını hem de yeni kurumlar kazanacağını belirtti.
Bunun sonucunda gerek küresel finans piyasalarından gerek İslami finansın yaygın olduğu ülkelerden sermaye ve yatırım olasılığı artacağını ifade eden Temsah, yurt dışı yatırımcıların Türkiye’nin katılım finans alanına ilgisine ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye’de katılım finans, Albaraka Türk’ün kurulduğu ilk günden bu yana yani yaklaşık 40 yıldır güçlü bir görünüme sahip. Özellikle kamunun da üç bankayla katılım finans sektörüne girmesi sektörün önemli bir potansiyele sahip olduğunu ve sektöre duyulan güveni gösterir. Türkiye’de makroekonomik politika ve iç ve dış politikada zaman zaman riskler artsa da bankacılık sektörü her zaman güçlü sermaye yapısı ve nitelikli insan kaynağıyla sağlam yapısını sürdürmüştür. Bankacılık sistemine paralel olarak katılım bankaları da yatırımcısına her zaman kazandırmıştır ve finansal olarak olumlu bir görünüm sunmaktadır. Türkiye’deki katılım bankacılığı sermaye tarafındaki gücü, NPL ve karşılıklar tarafındaki görünümüyle aktif kalitesi açısından güçlü bir algıya sahip. Aynı zamanda katılım bankalarının dijitalleşmeye ve girişimciliğe verdiği önem, inovasyon alanında atılan adımlar yurt dışı finans çevreleri tarafından da ilgiyle takip ediliyor. Türkiye’mizin sahip olduğu genç nüfusla birlikte katılım bankacılığının henüz potansiyelini tam olarak gerçekleştirememiş bir sektör olması hasebiyle bu alan her zaman ilgi uyandırıyor.”