Yapay zekanın insan yaşamına dair sunduğu yeni araçlardan biri olan “Ölüm Saati”, bireylerin ölüm tarihlerine dair tahminler yaparak daha sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik etmeyi amaçlıyor. Uygulama, kullanıcıların biyolojik yaşını, sağlık durumunu ve yaşam tarzını analiz ederek ölüm tarihi hakkında tahminlerde bulunuyor.
Bu iddialı teknoloji, 53 milyon katılımcıyı kapsayan 1.200’den fazla yaşam beklentisi araştırmasının verileriyle destekleniyor. Şimdiden 125.000’den fazla indirilmiş olan uygulama, yıllık 40 dolarlık abonelik ücreti karşılığında kişiselleştirilmiş tahminler sunuyor.
‘Ölüm Saati’ nasıl çalışıyor?
Uygulamanın yaratıcısı Brent Franson, ölüm tahminlerinin ciddi bir bilimsel altyapıya dayandığını belirtiyor. Uygulama, yalnızca bireylere değil, sigorta şirketleri, emeklilik fonları ve hükümetlere de büyük katkı sağlıyor. Bu kurumlar, poliçe primlerinden sosyal güvenlik ödemelerine kadar birçok ekonomik karar için bu teknolojiyi kullanmayı planlıyor.
Franson’a göre, geleneksel yöntemler yalnızca genel tahminler sunarken, “Ölüm Saati” bireylerin yaşam tarzı ve sağlık verilerine odaklanarak kişiselleştirilmiş sonuçlar sağlıyor.
Bireyler i̇çin faydalı mı?
Eleştiriler olsa da uygulama, bireylerin daha bilinçli sağlık ve yaşam tarzı kararları almasını sağlamayı hedefliyor. Örnek: ABD Sosyal Güvenlik İdaresi verilerine göre, 85 yaşındaki bir erkeğin ölüm olasılığı %10, ortalama yaşam süresi ise 5,6 yıl olarak hesaplanıyor. Ancak bu genel tahminler, bireysel farklılıkları göz ardı ediyor.
“Ölüm Saati,” bu boşluğu doldurarak bireysel risk faktörlerini dikkate alıyor. Sağlık verileri ışığında yapılan bu tahminler, insanların uzun vadeli planlarını şekillendirmelerine yardımcı olabilir.
Ekonomik ve sosyal etkiler
Uygulamanın etkileri sadece bireysel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlara da uzanıyor.
Emeklilik Fonları:
Uygulama, fonların doğru şekilde kullanılmasını sağlayabilir. Eğer insanlar beklenenden uzun yaşarsa, fonların yetersiz kalması önlenebilir.
Sigorta Politikaları:
Yaşam beklentisi tahminleri, sigorta primlerinin daha hassas bir şekilde belirlenmesini sağlayabilir.
Yaşa Dayalı Politikalar:
Yaşam beklentisi analizleri, yaşa dayalı zorunlu emeklilik gibi uygulamaların modasının geçtiğini gösteriyor. İnsanların işlevsel yeteneklerine göre çalışabilmeleri, ekonomiye katkı sağlayabilir.
Uzun yaşamlar daha fazla risk demek mi?
Uygulama, insan ömrünün uzamasıyla gelen ekonomik sorunlara da dikkat çekiyor. Uzun yaşam, daha fazla tasarruf ve emeklilik fonlarının güçlendirilmesi anlamına geliyor. Bununla birlikte, yatırım stratejilerinin daha yüksek riskli alanlara kaydırılması gerekebilir.
Uzmanlar, yapay zeka destekli ölümlülük tahminlerinin, kamu politikalarında köklü değişimlere yol açabileceğini belirtiyor.
Gelecek ne getiriyor?
“Ölüm Saati” uygulaması, kişisel sağlık kararlarının yanı sıra, sigorta şirketlerinden hükümetlere kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratabilir. Sağlık hizmetlerinden vergilere kadar birçok alan, bu yeni teknolojinin sonuçlarına göre yeniden düzenlenebilir.
Bilim insanları, bu tür kişiselleştirilmiş tahminlerin, bireylerin yaşam kalitesini artırmasının yanı sıra, sosyal ve ekonomik yapıyı da yeniden şekillendireceğini düşünüyor.