Yaptığı belgesellerle insanları çevre konusunda bilinçlendirip harekete geçirmeyi amaçlayan çevre gönüllüsü Savaş Karakaş, “Doğaya ne yapıyorsak aslında kendimize yapıyoruz. Biraz dolaylı oluyor, biraz geç oluyor ama bu gülüp, eğlenip, hayatın tadını çıkarıp rahat edeceğimiz bir dönem değil. Elimizden kayıp gidiyor.” dedi.
Marmara Denizi’nde yeni projeleri için inceleme ve görüntüleme çalışmaları yürüten Karakaş, AA muhabirine, belgesellerinde çevre konusunda farkındalık yaratmaya çalıştıklarını söyledi.
Karakaş, çalışmalarının genelde “devletten beklemeyip insanların çevre konusunda neler yapabileceklerini sorgulatmakla ilgili olduğunu anlatarak, şöyle dedi:
“Biraz harekete geçirmeye çalışıyoruz. En azından elindeki kızartma yağını lavaboya dökmesin, denizin bu haline bakarak çekirdek çitleyip, kabukları yere atmasın diye insanları biraz uyandırmaya çalışıyoruz. Korkunç miktarlarda katı atık var, naylon poşetler, torbalar… Sahilde görmeye alışık olduğumuz, tüfekle balonlara ateş ettirip para kazanmaya çalışan insanlar bile aslında bilmeden denize zarar veriyor. O patlayan balonlar taşların, kayaların üzerine, ondan sonra da dalgalarla denize karışıyor. İnsanlarımız plaja gittikleri zaman sigarasını kumun içerisine gömüyor ya da denize atıyor, meşrubat içiyor, şişeyi denize sallıyor. En azından bütün bunların denize verdiği zararı göstermeye çalışıyoruz. Bütün bunların toplamında müsilaj oluşuyor ve eskiden yüzdüğümüz, balıkları seyrettiğimiz denizde, bugün burnumuzun ucunu göremiyoruz. Görüntülerle bu konuyu düşündürtmeye çalışıyoruz insanlara.”
“Şu anda bizim de kanımızda plastik atıklar dolaşıyor”
Denize atılan plastik atıkların denizde kalmadığını, önce balıklara ve ardından balıklardan insanlara geçtiğini belirten Karakaş, “Bugün belki yunuslar, balinalar plastik yedikleri için, plastik atıklar yüzünden ölüyorlar. Yarın, öbür gün bu insanlarda olmayacak diye kimse düşünmesin çünkü şu anda bizim de kanımızda plastik atıklar dolaşıyor. Mikroplastik haline geldiği zaman balıklar bunu balık yumurtası zannedip yiyor ve en sonunda da biz balıkları yediğimiz zaman plastikle doluyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Doğaya ne yapıyorsak aslında kendimize yapıyoruz” diyen Savaş Karakaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biraz dolaylı oluyor, biraz geç oluyor ama bu gülüp, eğlenip, hayatın tadını çıkarıp rahat edeceğimiz bir dönem değil. Elimizden kayıp gidiyor. Bizim gençliğimizde Marmara Denizi çok güzeldi. ‘Kirlendi’ dedik, Bodrum’a, Kaş’a indik. Şimdi oralar da kirleniyor, Fethiye Körfezi felaket durumda. Nereye gidersek orayı kirletiyoruz. Marmara Denizi tamamen bize ait bir deniz ve çevresinde var ettiği zenginliği görüyoruz. Gelir ortalamasının üzerinde olan iller burada, nüfus yoğunluğu burada, sanayi burada, tarım burada. Kim var etti bunu? Aldığımız iki nefesten birini bize veren Marmara Denizi var etti.”
“Genç arkadaşlar da bence taraflarını seçecekler”
Gençleri çevre konusunda harekete geçmeye çağıran Karakaş, “İşimiz çok zor ama ‘Her şey öldü’ diyerek kenara çekilmemek lazım. Ben sabahtan akşama kadar Marmaris’te kıyıya çıkıyorum, çöp topluyorum. Denizin dibinden, benden önceki teknelerden atılmış olan çöpleri topluyorum. Marmara Denizi’nde insanları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. ‘Ah, vah’ diyerek sahilde oturup, çekirdek çitleyip denize bakmıyorum. Dalış yaptığım zaman gözlerim yaşarıyor, ‘Eskiden neydi, şimdi ne hale geldi.’ diye. Genç arkadaşlar da bence taraflarını seçecekler. Ya ellerini taşın altına sokacaklar ve zorlu mücadelelerle denizin dibindeki bir mercanı yaşatmaya çalışacaklar ya da bir sürü çalıştay, toplantı yapılıyor, en azından onları takip edip bilgilenecekler.” sözlerine yer verdi.