Nevşehir’deki otelde temizlik görevlisi olarak çalışan kadın, işverenin kendisine başörtülü olması nedeniyle hakaret ettiğini ileri sürerek işten ayrıldı.
İşçi, işverene gönderdiği ihbarnamede başörtüsü takmasından dolayı baskı uygulandığını iddia ederek, bu nedenle iş sözleşmesini feshettiğini bildirdi.
Daha sonra işçinin açtığı davada, Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kıdem tazminatı talebini reddetti.
Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise yerel mahkeme kararını bozdu.
Din ve inanç özgürlüğüne ilişkin Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (AİHS) yer alan hükümlere atıf yapılan kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de iş yerinde dini kıyafet ve aksesuar kullanımını AİHS’in 9. maddesi kapsamında “din ve inancını açığa vurma” hakkı çerçevesinde değerlendirdiği aktarıldı.
Kararda ayrıca, İş Kanunu’nun “eşit davranma” başlıklı 5. maddesinde iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yapılamayacağının düzenlendiğine işaret edildi.
“Kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekir”
Somut olayda dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre, işverenin davacı işçi ile diğer başörtülü çalışanlara başörtülerini çıkarmaları yönünde baskı yaptığı belirtilen kararda, ayrıca başörtülü çalışanlara yönelik “bantlılar geliyor” şeklinde aşağılayıcı hitapta bulunulduğu aktarıldı.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararında, şunlar kaydedildi:
“İşçinin din ve inanç özgürlüğü kişilik hakları kapsamında korunması gereken temel haklardandır. Davalı işveren ayrımcılık yasağını ve davacı işçinin kişilik haklarını ihlal ettiği gibi çalışma koşullarına da aykırı davranmıştır. Davacının bu nedenlerle yaptığı fesih haklıdır. Kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olmuştur.”