YEE, Brüksel’de “Demokrasi Dışı Girişimlere Karşı Direniş: Türkiye Örneği” konulu panel düzenledi.
Prof. Dr. Ateş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk kültürünün kendi iradesi dışındaki girişimlere nasıl direnç gösterdiğini yurt dışında yaşayan Türklere hatırlatmayı amaçladıklarını bildirdi.
Fransız Devrimi’nden esinlenen adalet söylemleri tüm dünyada yaygınlaşırken Türk milletinin her türlü müdahaleye karşı bilinçle dik durduğunu belirten Ateş, Türklerin haklı davasını yurt dışında anlatma konusunda tevazu göstermemesi gerektiği mesajını verdi.
Ateş, Türklerin kendi kendini yönetme bilinci açısından diğer milletlerden çok daha ileri olduğunu vurguladı.
Ateş, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm kurumların ve halkın gösterdiği direnişin tüm dünyaya anlatılması gerektiğini kaydetti.
“Darbe, anomali halidir”
Panelin konuşmacılarından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. Mücahit Küçükyılmaz, Türkiye’nin, hareketli bir coğrafyada 1000 yıla yakındır var olan bir devlet olduğunu vurguladı.
Küçükyılmaz, tarih boyunca iç çekişmeleri sık yaşayan Türk milletinin buna karşı bir nevi “bağışıklık” geliştirdiğini, darbelere karşı teyakkuz halinde olduğunu belirtti.
Darbeleri “konvansiyonel, müdahaleci, terörist darbe girişimi” şeklinde tasnif ettiğini anlatan Küçükyılmaz, “Tarih boyunca taht mücadeleleri, binlerce insanın hayatına mal olmuştur.” dedi.
Büyük Selçuklu ve Osmanlı devletlerinden örnekler veren Küçükyılmaz, “Darbe anomali halidir. Kuralsızlık halidir. Travmalara yol açmıştır.” diye konuştu.
Küçükyılmaz, 1960 ve 1980 darbelerinin konvansiyonel, 15 Temmuz darbe girişiminin ise “terörist” nitelikte olduğunu belirterek, “Geçmiştekiler, devleti hedef aldılar, siyasetçileri tutukladılar, medyayı susturdular, sistemi ele geçirdiler ve ele geçirmek için muhtıralar yayınladılar.15 Temmuz’da ilk defa millete de saldırdılar.” değerlendirmesinde bulundu.
“Tarihte emsali olmayan, sıra dışı tecrübe”
Doç. Dr. Hüseyin Aydın da 15 Temmuz darbe girişiminin, orduda, yargıda ve devletin hassas kurumlarında FETÖ’nün, 1980 darbesinden sonra hızla yapılanmasının sonucu olduğunu söyledi.
FETÖ’nün 1990’lı yıllarda teşkilatlanmasını tamamladığını ifade eden Aydın, “15 Temmuz darbe girişimi görünürde askerlerin yaptığı, perde arkasında sivil imamlar tabir ettiğimiz kişilerin sevk ve irade ettiği girişimdir.” dedi.
Aydın, darbe girişimini, “tarihte emsali olmayan, sıra dışı ve bütün insanlığın üzerine düşüneceği, dersler çıkaracağı bir tecrübe.” olarak niteledi.
Önceki deneyimlerde darbeyi yapanların amacına ulaşmaları ve sistemi işletmeleri nedeniyle devlet ve milletin etkilenmediğini, 15 Temmuz’da ise aksine milletin de hedef alındığını vurgulayan Aydın, olayların seyrini Cumhurbaşkanı Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın demokrasiden yana tavrının değiştirdiğine dikkati çekti.
Aydın, bir soru üzerine, yurt dışındaki aksi yönde yapılan propagandalara karşı 15 Temmuz’a ait gerçeklerin bıkmadan, usanmadan anlatılması gerektiğini belirterek, yargılamalara ilişkin sürecin de başarılı şekilde devam ettiğini kaydetti.
“DNA’larımıza işleyen demokrasi olgunluğu”
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) Daimi Temsilcisi Mehmet Kemal Bozay ise 15 Temmuz 2016’da Sırbistan’da görevli olduğunu belirterek, kendi tecrübesini paylaştı.
Dönemin Başbakanı Aleksandar Vucic’in kendisini arayarak, “Güvenlik mensuplarınıza güveniyor musunuz?” sorusunu yönelttiğini belirten Bozay, “Bu acı bir şeydi.” ifadesini kullandı.
Bozay, Sancak bölgesinde toplanan kalabalığın yaptığı destek gösterisinin gurur verici olduğunu, “devletin ve milletin büyüklüğünü” gösterdiğini dile getirerek, “(Darbe girişimine) DNA’larımıza işleyen demokrasi olgunluğuyla cevap verdik.” dedi.