Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yemen’deki savaşa dair ve Türkiye’nin Yemen tutumuna ilişkin değerlendirmede bulundu.
Bin Mubarek, Türk hükümetinin Yemen halkına ve meşru hükümete destek veren tutumunun, iki ülke arasındaki bağların parlak bir göstergesi olduğunu dile getirdi.
Yemen’deki savaşın anlaşmayla çözülmesi gereken bölgesel bir sorun olmadığını ifade eden Bin Mubarek, “Mesele, Husilerin, meşru yönetime darbe yapması nedeniyle siyasi kökleri olan bir iç sorundur.” dedi.
Esir değişimi
Husiler ile hükümet arasında yapılan esir değişimi anlaşmasına değinen Bin Mubarek, anlaşmanın olumlu bir adım olmasının yanı sıra üzerinde yeni şeyler inşa edilecek ilk aşama niteliği taşıdığını belirtti.
Bin Mubarek, “Esir takası, üzerinde anlaşma sağlanabilecek meselelerin en basiti. Husilerin esirlerin serbest bırakılması konusunda uyması gerektiği hukuki ve ahlaki temeller var.” diye konuştu.
Esir meselesinin 2018 yılında Stockholm Anlaşması ile üzerinde uzlaşı sağlanan eski bir kazanım olduğunu ancak Husilerin diğer anlaşma maddeleri gibi bu konuda da o günden bu yana kendilerini oyaladığını belirten Bin Mubarek, “Hükümet, esir meselesini acıların sonlandırılması gereken en önemli insani meseleler arasında görüyor.” ifadelerini kullandı.
Bölgesel diplomasi
Yemenli Bakan, Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in, BM Güvenlik Konseyinde 15 Mart’taki brifinginde Yemen krizinin çözümü için bölgesel diplomatik hareketliliğin olduğu yönündeki ifadelerine de değindi.
Ülkedeki krizin daima bölgesel ve uluslararası öneme sahip olduğunu vurgulayan Bin Mubarek, şunları kaydetti:
“Yemen’de krize ilişkin son dönemdeki diplomatik hareketliliğin etkenlerinden biri, Avrupa’nın ve uluslararası toplumun, İran rejimine karşı Yemen ile ilgisi olmayan, bilinen sebeplerle uyguladığı ve yalnızlaşmasına neden olan baskılardır.”
Barış girişimi
Yemen hükümetinin uluslararası topluma, Husilerin barış girişimiyle ilgili önerdikleri konusunda temkinli yaklaşma çağrısında bulunan Bin Mubarek, hükümetinin, İran’ın bölgedeki tutumuna karşı da temkinli olma uyarısında bulunduğunu, İran’ın Husi milislere haftalık tonlarca silah gönderdiğini söyledi.
Husilerin, barışı kabul etmekten çok uzak olduğunu tam tersine Marib, Şebve ve Taiz’de askeri olarak tansiyonu yükseltmeye devam ettiğini kaydeden Bin Mubarek, milislerin, Batı Sahili bölgesinde de askeri yöneticileri insansız hava araçlarıyla hedef aldıklarını aktardı.
Bin Mubarek, Husilerin ayrıca, hükümet ve halka karşı ekonomik bir savaş yürüttüğüne dikkati çekti.
Türkiye-Yemen ilişkileri
Yemen’in Türkiye ile ilişkilerine de değinen Bin Mubarek, Yemen ile Türkiye arasında tarihi bağların da getirdiği özel bir ilişki bulunduğunu; bu ilişkinin, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda istikrarlı bir gelişme kaydettiğini aktardı.
Türk hükümetinin, Husiler nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Yemenlilere sağladığı kolaylıklar ile Yemen halkı ve hükümetine verdiği destekten övgüyle söz eden Bin Mubarek, Aralık 2022’de farklı alanlarda daha çok işbirliği ve koordinasyon için Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı.
Suudi Arabistan-İran ilişkileri
Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkilerin normale dönmesi ve bu gelişmenin, Yemen’deki savaşa etkilerini değerlendiren Bin Mubarek, “Yemen’deki savaşın, Husilerin meşru otoriteye darbe yapmasından kaynaklı bir iç sorun olduğunu, bölgesel bir problem olmadığını” söyledi.
Yemen hükümetinin, ilkesel olarak ateşkesin sağlanması için sunulan tüm girişimlere olumlu olarak yaklaştığını ama aynı zamanda da sözlere değil, fiillere baktığını aktaran Yemenli Bakan, Yemen’deki krize son vermek için Suudi Arabistan ile İran arasında Çin arabuluculuğu olduğu yönündeki haberlere ilişkin ise “Çinli dostlarımız, Yemen’deki krizin bitmesi için arabulucu olduklarına dair bir şey söylemedi.” ifadelerini kullandı.
Hükümetin çabası
Yemen’deki krizin çözümü için hükümetin sarf ettiği çabalardan bahseden Bin Mubarek, şöyle devam etti:
“2022’de Nisan-Ekim ayları arasındaki ilk 6 aylık ateşkeste hükümet ateşkesin tesisinden yanaydı. Hükümet, arka arkaya tavizler sundu. İnsani meseleleri pazarlık konusu yapmadı ve Husilerin sebep olduğunu bilmesine rağmen kötüleşen insani durumları hafifletmek için bu yöndeki her şeyi kabul etti.
Husiler ise herhangi bir gerekçe sunmadan ateşkesin yenilenmesine karşı çıktılar. Ayrıca Yemen’deki en büyük insani mesele olan, sivillerin hedef gözetilmeksizin bombalandığı 8 yıldır abluka altındaki Taiz meselesinde hiçbir tavizde bulunmadılar.”
Bunun yanı sıra hükümetin Sana Uluslararası Havalimanı’nın yeniden hizmete girmesini, Hudeyde Limanı’nın tüm Yemen limanlarında uygulanan petrol türevlerinin ithalatını düzenleyen prosedürlerden hariç tutulmasını kabul ettiğini söyleyen Bin Mubarek, Husiler ateşkesin uzatılmasını kabul etmese de hükümetin, bu taahütlerini yerine getirdiğini sözlerine ekledi.