Yemen’de 18 Aralık 2020’de Başbakan Muin Abdulmelik başkanlığında 24 bakandan oluşan ve bakanlıkların kuzey ile güney illeri arasında eşit sayıda paylaştırıldığı yeni hükümet kuruldu.
Hükümet, BAE destekli Güney Geçiş Konseyi (GGK) ve meşru hükümet arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için 5 Kasım 2019’da imzalanan Riyad Anlaşması çerçevesinde oluşturuldu.
Suudi Arabistan ve Birleşmiş Milletler gözetiminde imzalanan bu anlaşma, “hükümetin kurulmasının yanı sıra hükümete ve GGK’ya bağlı tüm askeri teşkilatların Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına bağlanması, tarafların ellerinde bulunan esirlerin karşılıklı değişimi” gibi maddeler içeriyor.
Ancak anlaşmanın güvenlikle ilgili maddesinde, taraflar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle hala somut bir ilerleme kaydedilemedi.
Gözlemciler, güvenlik maddelerinin uygulanamamasının, hükümetin Aden’deki hareket alanını kısıtladığını ifade ediyor.
Yaklaşık 4 ay süren sessizlik yerini yeniden gerginliğe bıraktı
Bakanlıkların kuzey ile güney illeri arasında eşit sayıda paylaştırılarak kurulduğu yeni hükümetten sonra taraflar arasında sular bir müddet durulurken, yaklaşık 4 ay aradan sonra taraflar arasında yeniden gerginlik başladı.
GGK’ya bağlı Hizam Emni güçleri, 5 Nisan’da Ebyen’de Yemen askerlerine saldırı düzenledi. Çıkan çatışmada meşru hükümete bağlı Ebyen Özel Kuvvetler Komutanının kardeşi Albay Muhammed el-Avban hayatını kaybetti, Hizam Emni güçlerine mensup 3 kişi yaralandı.
Ebyen’in Ahvar ilçesinde 16 Nisan’da GGK mensupları tarafından, hükümet güçlerinin kontrol noktasına saldırı düzenlendi. Olayda iki asker ağır yaralandı.
Ebyen Emniyet Müdürlüğünden saldırıdan sonra yapılan açıklamada, BAE’ye işaret edilerek, dış güçlerin planlarını gerçekleştirmek için silah ve para desteği alan ve “terör saldırısı” düzenleyen saldırganların arandığı kaydedildi.
GGK Askeri Sözcüsü Muhammed en-Nakib de bir süre önce yaptığı açıklamada, hükümete bağlı güçleri, Ebyen’de tansiyonu yükseltmek ve silahlı güçlerini bölgeye sevk etmekle suçladı.
Taraflar arasındaki gerginlikte son olarak 26 Nisan Pazartesi günü, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, Aden, Ebyen, Lahic ve Dali’deki Özel Güvenlik Güçleri Komutanı Tümgeneral Fadıl Muhammed Abdullah Baaş’ı görevinden aldı.
GGK ise Baaş’ın, Ağustos 2019’da GGK milisleri tarafından meşru yönetim aleyhinde düzenlenen darbeye katılması nedeniyle görevden alınmasına karşı çıktı.
Karşılıklı gözaltılar devam ediyor
Meşru hükümet ile GGK arasındaki gerginlik devam ederken, taraflar kendi mensuplarının gözaltına alınmasıyla ilgili karşılıklı suçlamalarda bulunuyor.
Bu bağlamda Ebyen Emniyet Müdürlüğü, görevden alınan Tümgeneral Baaş’a bağlı Aden’deki silahlı grupların, meşru yönetime bağlı Özel Güvenlik Güçlerinde görevli Subay El-Hadr Ma’raci’yi, herhangi bir gerekçe olmaksızın gözaltına aldığını açıkladı.
Hükümet güçlerinden yapılan açıklamada da GGK’ya bağlı Hizam Emni güçleri tarafından 7 Mart’ta Lahic’de komutan Nezih el-Azibi’nin gözaltına alınarak zorla kaybettirildiği belirtildi.
Buna karşılık GGK, 17 Nisan’da, hükümete bağlı güçleri GGK’ya mensup kişileri gözaltına almakla suçladı. Konsey, son olarak GGK Başkanlık Heyeti üyesi Abdurrahman Şeyh’in kardeşi Abdulmunim Şeyh’in gözaltına alındığını öne sürdü.
Son gelişmelerle ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Askeri ve Stratejik İşler alanında araştırmacı Ali ez-Zeheb, “Hükümet ile ayrılıkçı konsey arasında yaşananlar, yürütme ve yargı erkinde yaşanan dengesizliğin ve hükümetin resmi kurumlarının yerini alan konseye bağlı paralel kurumların varlığının tabii bir sonucu.” ifadelerini kullandı.
Zeheb, Husilerin, Marib’de hükümet güçlerini askeri baskıya maruz bıraktığında ayrılıkçı konseyin, bu durumu hükümet aleyhine kullandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Konsey, hükümet güçlerinin Marib cephesiyle meşguliyetinden istifade ederek, Ebyen ilinde meşru hükümete bağlı bölgelerde nüfuzunu tedrici olarak güçlendirmeye çalışıyor. Yani hükümet siyasi, askeri, ekonomik ve güvenlik çabalarını Marib cephesine yoğunlaştırdığı bir sırada konsey, sahada birtakım kazanımlar elde etmek için oluşan güç dengesizliğinden yararlanıyor.”
Zeheb, “Barış ve kardeşlik için uzlaşıdan yana olunmazsa, bu uğurda birtakım tavizler verilmezse ve çıkarları gereği herhangi bir taraf çatışmalara son vermezse güneyde çatışan tarafların çelişen hedefleri nedeniyle istikrar sağlanamayacak.” uyarısında bulundu.
Gözlemciler, halkın yeni hükümetin kurulmasına yönelik iyimser bir tutum sergilemesine karşın, çatışmanın tarafları arasında güven atmosferinin oluşturulamaması nedeniyle güney illerde istikrarsızlığın devam ettiğini savunuyor.
“Yaşanan gerginlik açık bir çatışmaya dönüşebilir”
Siyasi analist Yakub el-Atvani, Riyad Anlaşması’nın taraflarında haksızlığa uğramışlık duygusunun hakim olduğuna dikkati çekerek, “GGK, güney vilayetlerde özerklikten geri adım atmanın, çok büyük bir taviz olduğunu düşünüyor.” dedi.
“Hükümet, GGK ile ortaklığının, en azından bakanların Aden’de kalarak, görevlerini yapabilmelerine imkan tanıması gerektiğini düşünüyor.” diyen Atvani, şunları kaydetti:
“Taraflar arasındaki karşılıklı olumsuz duygular, sahada kendini gösterdi ve geçen zaman diliminde aralıklı çatışmalar yaşandı. Öte yandan Suudi Arabistan’ın, GGK’ya baskı yapmaması gibi nedenlerden dolayı yaşanan gerginliğin açık bir çatışmaya dönüşmesi muhtemel.”
Atvani, mevcut yönetimin zayıf kalması, Husilerin kuzeydeki gücü ve Suudi Arabistan’ın bocalamasından aldığı cesaretle GGK’nın, güneyde nüfuzunu güçlendirmek istediğini söyledi.
Hükümete bağlı bazı yetkililer ve aktivistler, GGK’nın, kuzey bölgeleri tümüyle kontrol altına alması için Husilere dolaylı yoldan destek verdiğini ve medyayı kullanarak Husilerle mücadelesinde hükümeti zayıf düşürdüğünü ifade ediyor.
GGK ise Husileri desteklediği iddialarını yalanlayarak, kendine bağlı grupların birçok ilde Husilerle mücadelesini sürdürdüğünü vurguluyor.
Siyasi analist Saddam el-Haribi, “hükümet ve konsey arasında yeniden başlayan gerginliğin, Marib, Taiz ve diğer illerde, konseyin ‘gizli müttefiki Husiler’ üzerindeki baskının hafifletilmesini hedeflediğini” savundu.
“Konsey ne istediğini bilmiyor, net bir hedefi yok. Ayrılık isteyen GGK, sadece BAE’nin talimatlarını yerine getiriyor.” diyen Haribi, “GGK’nın nüfuzunda sona geliniyor. Ya BAE desteğini çekecek. Ya da ordu GGK’yı hedef alacak. Böylece GGK ile hükümet arasında gelecekte bir ilişki olmayacak.” öngörüsünde bulundu.
Yemen’in güneyindeki BAE destekli GGK
Yemen’de 2017’de kurulan BAE destekli GGK, art arda gelen hükümetlerin ülkenin güneyini siyasi ve ekonomik olarak ötekileştirdiğini, zenginliğini yağmaladığını iddia ederek Yemen’in güneyinin kuzeyinden ayrılmasını istiyor.
GGK, Ağustos 2019’da geçici başkent Aden’deki Yemen hükümetine bağlı askeri merkezleri kontrolü altına alarak kenti ele geçirmişti. O dönem gelişmeler karşısında hükümet kanadı, geçici başkentin derhal terk edilmesi çağrısı yaparken, operasyonun meşru yönetime bir darbe olarak kabul edildiğini açıklamıştı.
Yemenli yöneticiler, Arap koalisyonu içinde yer alan BAE’yi 2016’dan bu yana Abu Dabi’nin çıkarlarına hizmet edecek şekilde Yemen’in güney kentlerinde kendisine bağlı birlikler oluşturmakla suçluyor.
Milis gruplar şeklinde ortaya çıkan ve geçici başkent Aden başta olmak üzere, Lahic, Dali, Ebyen ve Hadramevt gibi kentlerde yayılan “Hizam Emni”, “Hadramevt Seçkinleri” ve “Şebveniye Seçkinleri” gibi güçler daha sonra GGK’ya bağlandı.
BAE’den doğrudan destek alan bu güçler, Aden dahil güneydeki hayati bölgeler ile stratejik öneme sahip Sokotra’yı kontrolü altında tutuyor. Yemen açıklarında Aden Körfezi’nin sonunda 6 adacıktan oluşan Sokotra’da, Suudi Arabistan destekli Yemen hükümeti ile BAE destekli GGK arasında bir güç mücadelesi yaşanıyor.
Yayımlanan birçok raporda, BAE’nin Yemen’de meşru hükümet güçlerine karşı paralel bir yapılandırmaya giderek hükümete bağlı askeri kurumlardan tamamen bağımsız kararlar alan yaklaşık 200 bin savaşçının silahlandırılması ve eğitimi için büyük paralar harcadığı ifade ediliyor.