Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin 7 Nisan’da tüm yetkilerini devrettiği Reşad el-Alimi liderliğindeki Başkanlık Konseyi, her biri başkan yardımcısı kabul edilen 7 üyeden oluşuyor.
Hadi’nin tüm yetkilerini Başkanlık Konseyine devretmesi ülkede sarsıntıya neden oldu.
Bu “şaşırtıcı” hamlenin yapıldığı sırada Körfez İşbirliği Konseyinin (KİK) çağrısı üzerine Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Husi karşıtı bazı unsurlar arasında Yemen istişareleri gerçekleştiriliyordu.
İstişare görüşmeleri, özellikle Yemen’in uluslararası tanınırlığa sahip meşru yönetim kesiminde 2017’den bu yana “durgun” olan suları hareketlendirmeyi hedefliyordu.
Uluslararası kurumlar, yıllardır iç savaşın sürdüğü Yemen’de ulaşılan kıtlık seviyesinin artık tehlike çanlarının çalmasına neden olduğunu belirtiyor. Yemen’e insani yardım konusunda da bir süredir ciddi finansman sıkıntısı yaşanıyor.
Yemen’de tüm bu sıkıntıların yanı sıra son iki senede pek çok cephede çatışmalar hız kesmeden devam etti. Özellikle Husilerin, petrol ve doğal gaz kaynaklarına ulaşmaya çalıştığı ülkenin doğusundaki Marib ili şiddetli çatışmalara sahne oldu.
Yenilenmek için umut ışığı
Başkanlık Konseyi hamlesiyle -bölgesel ve uluslararası (Husiler hariç) memnuniyet göz önüne alındığında- ülkede işleri yeniden yoluna koymak için zayıf da olsa bir umut ışığı doğdu.
Bu umut, Başkanlık Konseyinin kurulmasının ardından ülkedeki hareketliliği artırdı. Konsey toplantıları, yaklaşık bir ay öncesine kadar kopukluktan şikayetçi olan partilerin ve siyasi oluşumların liderleri arasındaki görüşmeler yoğunluk kazandı.
Başkanlık Konseyi Başkanı Alimi, yaptığı ilk konuşmasında, “Konseyin görevinin Yemen’e barışı getirmek olduğunu” söyledi ancak bunu nasıl sağlayacağına ilişkin bir bilgi paylaşmadı. Konsey üyeleri de asıl görevlerinin devletin yeniden yapılandırılması olduğunu belirtti.
Masadaki “karmaşık” dosyalar
Başkanlık Konseyi, başarılı şekilde çözüme kavuşturulması gereken girift dosyalarla karşı karşıya. Özellikle ülkenin farklı bölgelerinde farklı askeri güçlerin konuşlanmış olduğu göz önüne alındığında bunlar arasında en karmaşık dosyaların askeri ve güvenlik konuları olduğu söylenebilir.
Öyle ki doğuda Marib, Cevf, Şebve; güneyde Taiz ve Ebyen başta olmak üzere Husilerden alınan vilayetlerin çoğunda yer alan ulusal ordunun yanı sıra güneyde Aden, Ed-Dali ve Lahec’de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklenen Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçleri, Hudeyde’den Bab el-Mendeb’e kadar Yemen’in batı kıyılarında eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in (1947-2017) yeğeni Tarık Salih’e bağlı güçler, ülkenin batısı ile Şebve’de ise Yemen ordusuna bağlı Amalika Tugayları konuşlanmış durumda.
Başkanlık Konseyi, bu güçlerin tamamını Savunma Bakanlığı çatısı altında bir araya getirebilirse bu büyük bir başarı olacak. Bu bütünleştirme durumu güvenlik güçleri için de sağlanırsa, Başkanlık Konseyinin ve hükümetin Aden’e dönüşü için güvenli bir atmosfer oluşacak.
Bu uygulamalar, Yemen hükümeti ve GGK arasında Kasım 2019’da imzalanan Riyad Anlaşması’nda yer almasına rağmen, hayata geçirilemedi ve o günden bu yana askıya alınmış durumda.
Uzmanlar, bu konuda sağlanacak bir başarıyı olayların gidişatını ve sahadaki denklemi meşru yönetim lehine değiştirecek bir “mucize” olarak değerlendiriyor.
Siyasi arenadaki zorluklar
Başkanlık Konseyini ülkedeki siyasi denklemde de zorlu dosyalar bekliyor. Siyasi oluşumlar ile Konseyde ve hükümette yer alan askeri oluşumlar arasında birtakım anlaşmazlıklar bulunuyor. Bu anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması, Husilere karşı mücadelede daha güçlü olunması anlamına geliyor.
Konseyin bu alandaki başarısını, iç savaşın sona erdirilmesi için yapılan uluslararası baskılara yaklaşımı ve meşruiyetin siyasi çözümün temeli olarak gerektirdiği referanslara -Körfez girişimi, Ulusal Diyalog Konferansı sonuçları ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2216 Sayılı Kararı- göre bu meseleleri nasıl çözdüğü belirleyecek.
Yemen’de ayrıca Aydarus ez-Zubeydi başkanlığındaki GGK’nın hükümette yer almasına rağmen güney meselesi hâlâ çetrefilli bir mesele olarak duruyor
Hatta Zubeydi’nin tüm bileşenlerin birliğine dair verdiği olumlu işaretlere, Husilerin kontrolü altındaki Sana’ya ulaşana kadar birlik olunması gerektiği sonrasında güneylilerin isteklerinin demokratik yöntemlerle belirleneceği yönündeki söylemlerine rağmen güney meselesi hala sıcaklığını koruyor.
Başkanlık Konseyini bekleyen sorunlardan biri de ulusal birliğin sağlanması meselesi.
Konsey üyeleri, yaptıkları açıklamalarda, Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde Yemen ulusal kimliğinin yok edilmesi ve “İran’ın mezhep projesi” doğrultusunda bir kimlik oluşturulması tehlikesine dikkati çekiyor.
Ekonomik çöküşle yüzleşme
Ülkede 7 yılı aşkın süredir devam eden iç savaşın yol açtığı derin ekonomik kriz ve her geçen gün daha da kötüleşen insani durum da karmaşık bir hal aldı.
Bu kasvetli tablo, Başkanlık Konseyi Başkanı’nı ilk konuşmasında “ekonomik istikrar ve halkın sıkıntılarının hafifletilmesi konularının ulusal öncelikleri arasında yer aldığını” vurgulamaya sevk etti.
“Fırsatlar iyi değerlendirilerek sorunlar aşılabilir”
Riyad’daki Yemen Diyalog Konferansı üyesi Muhammed el-Muhaymid, “Başkanlık Konseyinin önünde her alanda hem fırsatlar hem de birtakım sorunlar bulunuyor ancak fırsatlar iyi değerlendirilerek sorunlar aşılabilir.” dedi.
Konseyin çeşitli ulusal bileşenlere güvendiğine ve Husilerin yol açtığı tüm yıkıma son verme arzusunda olduğuna işaret eden Muhaymid, KİK’in destekleyici açıklamalarla Konseye büyük destek verdiğine ve Suudi Arabistan ile BAE’nin Yemen ekonomisine 3 milyar dolar değerinde destek sağlayacağına dikkati çekti.
Muhaymid, birlik olmanın ve Körfez ülkelerinin siyasi, askeri ve ekonomik desteğinin devam etmesinin, 7 yıl süren iç savaşın ardından birkaç ay içinde Yemen’deki atmosferi değiştirebileceği konusundaki iyimserliğini artırdığını dile getirdi.
Konseyin önündeki seçeneklerin açık olduğunu vurgulayan Muhaymid, “Husiler; barış çağrılarını kabul etmesi halinde barış, Yemen halkına karşı uzlaşmazlığı ve saldırganlığı sürdürmesi halinde ise savaş seçeneği devreye girecektir.” dedi.
“Başkanlık Konseyi dışardan gelen talimatlarla kuruldu”
Yemenli yazar ve araştırmacı Yasin et-Temimi de “Uluslararası kabul görmüş Başkanlık Konseyinin çok boyutlu zorluklara karşı beklenen başarıyı elde edeceğinden emin olmamızı sağlayan güçlü nedenler var. Konsey, koalisyon güçlerine bağlı unsurlara, Yemen siyaset sahnesinde bu aşamanın sona ermesi yönünde dışarıdan gelen istek üzerine kuruldu.” diye konuştu.
Konsey ortak liderlik olarak hareket eder ve siyasi çatışmaların etkisinden kurtulursa, Yemen sahnesinde bir fark yaratılabileceğini söyleyen Temimi, bu durumun, siyasi projeleri finanse edenlerin mümkün mertebe Konsey içerisinden ulusal birlikteliği oluşturma çabası göstermesine ve ekonomik, askeri, siyasi aşamalarda kazanımlara uyulmasına bağlı olduğunu ifade etti.
Temimi, “Koalisyonunun Konsey için bölgesel desteği harekete geçirmesi, Yemen tarihinde başlatılan bu süreç adına destekleyici ve ortak bir Körfez tutumu sağlaması gerekecek.” dedi.
Yemenli gazeteci Hüseyin es-Sufi ise “Konseyin önünde başarıdan başka yol yok ve bunun için fırsatları da var. Bunlardan en önemlisi de siyasi çıkmazın aşılması, sahadaki tüm aktif güçlerin temsil edilmesi, uluslararası ve bölgesel kabul görmesidir.” diye konuştu.
Beklentilerin, Konseyin eylemlerinin boyutuna ve halkın günlük yaşamına yansıyan pratik adımlara bağlı olduğunu söyleyen Suri, bu yeni süreçte en önemli olan noktanın Konseyin iç meselelere dönmesi olduğunu ifade etti.