İnfo Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Yılmaz, AA muhabirine konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, OVP’nin eylül ayının başında açıklanmasının önemli ve olumlu olduğunu belirterek, programda birkaç dikkati çeken nokta bulunduğunu söyledi.
Bunlardan birisinin enflasyon tahminlerindeki yukarı yönlü revizyon olduğuna işaret eden Yılmaz, “Enflasyonda 2021 sonu tahminleri neredeyse piyasa beklentileri ile örtüştü. Gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi de TCMB öngörülerinin 2 puan üzerinde gerçekleşti. Böylece, 2024 yılına kadar yüzde 5’lik bir enflasyon beklentisi ortaya konulmadı. Gelecek yıl yüzde 9,8’lik tek haneli enflasyon gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi izleyeceğiz.” dedi.
Yılmaz, büyüme tarafında bu yıla yönelik yüzde 9’luk beklentinin baz etkisi nedeniyle gerçekleşebilir olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Gelecek 3 yıl için büyüme beklentileri yüzde 5-5,5 seviyelerinde. Burada benim önemsediğim konu programda yeşil dönüşüm vurgusuna yer verilmesi. Diğer bir konu ise reel sektörün tahvil ihraçlarını kolaylaştırabilmek adına Tahvil Garanti Fonu’nun oluşturulacak olması. Ödemeler dengesinde de bir iyileşme öngörülüyor. 2024 yılı için milli gelirin yüzde 1’ine varacak kadar bir projeksiyon var. Ancak alttaki maddelere baktığınızda hep ihracatçıyı destekleyen maddeler bulunuyor, ithalatın azaltılması konusunda herhangi bir vurgu göremedim. Buradaki temel soru şu; Türkiye ekonomisi büyürken enflasyonu düşürebilecek, ödemeler dengesini aşağıya getirebilecek mi? Bir diğer konu da faiz harcamalarının hem nominal hem de oransal olarak toplam harcamalar içindeki payında bir artış var. Enflasyon beklentilerinde düşüş olmasına rağmen bu artış dikkati çekici. Zannediyorum ki bu geçmiş dönemden gelen kısa vadeli borçlanmaların tekrar çevrilmesi ihtiyacı.”
Genel itibarıyla bakıldığında OVP’nin erken açıklanmasının önemli olduğuna vurgu yapan Yılmaz, “Daha önceki açıklananlara göre OVP’nin daha rasyonel olduğunu söylemek mümkün ama piyasa fiyatlaması üzerine çok derin bir etkisini beklemek çok gerçekçi değil. Piyasa bir süre daha okuyacak, anlamaya çalışacak. Sonrasında piyasa fiyatlaması üzerindeki etkisini göreceğiz.” diye konuştu.
Yılmaz, GSYH’nin 2024’te 1 trilyon doların üstüne çıkmasının beklendiğine de değinerek, bu hesabın tutması halinde Türkiye’nin kişi başı milli gelirinin 2024’te 11 bin 465 dolar olacağını, ancak 2013’te bu rakamın yaklaşık 12 bin 500 dolar düzeyinde bulunduğunun unutulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Yeni OVP, belirli projeksiyonlar açısından nispeten daha dengeli ve ulaşılabilir”
Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek de 2022-2024 dönemine ait yeni yayımlanan OVP’yi belirli projeksiyonlar açısından nispeten daha dengeli ve ulaşılabilir bulduğunu söyledi.
Büyümede yüksek bazın etkili olduğu 2021’in ardından yüzde 5 patikasının hedeflenmesinin istihdam piyasasındaki katılımın yönetilebilmesi açısından da önemli olduğuna işaret eden Gödek, ancak son yıllarda potansiyel büyüme seviyesinin yüzde 4’lü seviyelere doğru gerilediğinin unutulmaması gerektiğini kaydetti.
Gödek, bu nedenle büyümenin kompozisyonunun önem arz edeceğinden bahsederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“2018 sonrası devreye alınan kredi politikaları daha yüksek büyüme seviyeleri için net ihracat katkısı olmadan ilerlemeyi pek mümkün kılmıyor. Keza projeksiyonlara baktığımızda özel tüketimin yüzde 4’lü seviyelerde öngörülmesi söz konusu ki kısmen kabul edilebilir. Dış ticaret ve cari denge tahminlerinde en önemli girdi Avrupa kıtasının sağlığı olacak. Amerikan para politikasının aksine Avrupa Merkez Bankası’nın da keskin bir sıkılaşma sürecine 2023-2024’ten önce girilmeyeceğini düşündüğümüzde, yüzde 4’lük bir kıta büyümesi ihracat açısından destekleyici olmaya devam edebilir. Kurda son yıllarda gözlenen zayıflık da rekabet avantajını bir süre daha sürdürmeye imkan tanıyabilir. Diğer yandan enflasyonda ise 2021 öngörüsü yüzde 16,2 ile TCMB tahminine kıyasla daha gerçekçi ve piyasa beklentilerinin şekillendiği yüzde 16-17 aralığı içerisinde yer alıyor. Ancak, 2022 için paylaşılan tek hane şu aşamada piyasa beklentilerinin içerisinde yer almıyor. Burada kamunun OVP ile önden yönlendirme görevi bulunduğunu ve nispeten iyimser kalmasının anlaşılabilir olduğunu da gözetmekle birlikte düşük çift haneler daha sağlıklı olabilirdi.”
Programdan yapılan hesaplama doğrultusunda ortalama dolar kuru değişiminin gelecek yıl için yüzde 12’ye yakın olduğunu aktaran Gödek, “Sonraki yıllarda ise yüzde 5’lik tahminlere ulaşıyoruz. Bu, hem zor hem de enflasyonun altında lira zayıflaması duruşunun benimseneceği sinyali. Kur stabilizasyonu son yıllardaki gelişmelerin ardından artık makro dengelerin korunabilmesi adına daha önemli.” dedi.