Terör saldırının hedeflerinden biri olan Linwood Camisi’nin imamı Abdul Lateef, saldırının 4. yıl dönümünde AA muhabirine cemaatin geçen 4 yılda hala iyileşmeye çalıştığını, toplumun bu saldırılardan ciddi şekilde etkilendiğini ancak hayatlarına devam etmeye çalıştıklarını belirtti.
Lateef, insanların daha kapsayıcı ve barışçıl bir toplum inşa etmeye çalıştıklarını vurguladı.
Terör saldırılarının mağdurlarından Nathan Smith, saldırıda birçok arkadaşını kaybettiğini ve saldırganın kendisi gibi “beyaz ırktan” olmasından dolayı utanç ve suçluluk duyduğunu söyledi.
Saldırıda ölen neredeyse herkesi tanıdığını kaydeden Smith, yaşadığı travmaya rağmen hayatına devam etmeye çalıştığını ifade etti.
Maori dilinde “sevgiyi benimse” anlamına gelen “Mahia te Aroha” isimli bir girişimin kurucularından Ben Gresham ise saldırıdan sağ kurtulan biri olarak bu deneyimi, kurduğu girişimle beraber toplumda barışı teşvik etmeye yönelik kullanacağını söyledi.
Kurbanların aileleri, iyileşmeyi “bağışlamakta” buldu
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki terör saldırılarından sağ kurtulan Farid Ahmed ise saldırıda eşini kaybettiğini söyledi.
Ahmed, eşinin anısını onurlandırmak ve mirasını sürdürmek için iyileşme sürecindeki en büyük etkenlerden birinin bağışlamak olduğuna dikkat çekti.
Affetmenin kendisine çok huzur verdiğini kaydeden Ahmed, bunun daha hızlı iyileşmesine yardımcı olduğunu ifade etti.
Cami saldırılarında hayatını kaybedenlerden 24 yaşındaki Tariq Omar’ın babası Rasih Omar, oğlunun tam bir futbol fanatiği olduğunu ve zamanında çocuk futbol takımına koçluk yaptığını söyledi.
Oğlunu çok özlediğini belirten Omar, “Başka insanlara yardım ederek, yasımın üstesinden gelmeye çalışıyorum.”dedi.
Saldırıda oğlunu kaybeden Janna Ezat da, “oğlunun katilini affettiğini” söyledi.
Bağışlamanın, nefret ve intikam tarafından tüketilmekten kaçınmanın tek yolu olduğunu belirten Ezat, bunun kendisine huzur verdiğini ve kimseye karşı kin duymadığını ifade etti.
Ezat, inancı dolayısıyla katile Allah tarafından ceza verileceğine inandığını vurguladı.
Yeni Zelanda’da İslam karşıtı terör saldırısının üzerinden 4 yıl geçti
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine 15 Mart 2019’da Brenton Tarrant adlı saldırgan tarafından cuma namazında otomatik silahlarla terör saldırısı düzenlendi.
Terör saldırısını gerçekleştirmek için Yeni Zelanda’nın Dunedin kentinde kiraladığı eve yerleşen ve buradaki poligonlarda atış talimi yaptığı ortaya çıkan Avustralyalı terörist Tarrant, Christchurch şehrindeki iki camide namaz kılan Müslümanlara otomatik silahlarla saldırmıştı.
Saldırıda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 51 kişi hayatını kaybetmiş, 2’si Türk vatandaşı 49 kişi yaralanmıştı.
Saldırıyı sosyal medya hesabından canlı yayınlayan ve “beyaz ırkın üstünlüğünü” savunan aşırı sağcı terörist, saldırıdan hemen sonra polis tarafından yakalanmıştı.
Tarrant, 2020’de çıktığı Christchurch Yüksek Mahkemesinde, 51 cinayet, 40 ayrı cinayete teşebbüs ve bir terör suçundan hüküm giyerek şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Terör saldırısına sert tepki veren ve teröristin ismini hiç kullanmayan eski Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, saldırıyı “Bugün Yeni Zelanda’nın en karanlık günlerinden biri” sözleriyle tanımlamıştı.
Bir sonraki cuma namazı ezanının devlet televizyonundan canlı okunmasını sağlayarak ülkedeki Müslümanlara destek veren Ardern liderliğindeki İşçi Partisi hükümeti, ülkedeki yarı otomatik askeri silahların yasaklanmasını sağlayan yasa çıkarmıştı.