Dışişleri Bakanlığı Yeniden Asya Koordinatörü Büyükelçi K. Nilvana Darama, Türk dış politikasının öteden beri çok boyutlu olduğunu ve Türkiye’nin Yeniden Asya girişimiyle, Asya coğrafyasına bakışını biraz daha güçlendirmeyi hedeflediğini belirterek girişimin “Türk dış politikasında yeni bir yönelim değil, bölgeye daha kapsamlı ve sistematik şekilde odaklanma” olduğunu vurguladı.
Darama, Türkiye’nin, Asya’daki gelişmelerin yarattığı fırsatlardan ve ortaya çıkan iş birliği potansiyelinden daha etkin yararlanmak amacıyla 2019’da ilan ettiği “Yeniden Asya” girişimini AA muhabirine değerlendirdi.
Girişimin öncelikli hedefleri arasında Türkiye’nin Asya ile ticaretinin dengeli bir yapıya kavuşturulması ve karşılıklı yatırımların artırılması olduğunu belirten Darama, “Katma değeri yüksek, ileri teknoloji içeren sektörler, turizm, finans ve savunma sanayii sektörleri, altyapı, ulaştırma, lojistik ve enerji projeleri girişim çerçevesinde pekiştirmeyi öngördüğümüz iş birliği alanlarıdır.” dedi.
Darama, Türkiye’nin yakın tarih ve kültür bağları olan Asya ülkeleri ile ilişkilerinin, halkları birbirine bağlayacak bilim, eğitim, kültür, sanat ve spor projeleriyle de çeşitlendirilmesinin ve derinleştirilmesinin de öngörüldüğünü söyledi.
Büyükelçi Darama, Türkiye’nin Asya ülkeleriyle karşılıklı yarar temelinde kuracağı ortaklıklarla bölgesel ve çok taraflı Asya platformlarındaki aktif tutumunun, girişimci ve insani dış politika hedeflerinin ileriye taşınmasına katkı sunacağının da altını çizdi.
Yeniden Asya girişiminin, Türkiye’nin dış politikasının yönünde bir değişiklik anlamına gelip gelmediğine ilişkin Darama, şunları kaydetti:
“Türkiye hiçbir şekilde yeni bir konum arayışında değil. Avrupa kurumlarıyla bütünleşme yolundaki, o kurumlar bünyesindeki konumumuzu güçlendirme hedefimiz devam ediyor ama artık çok kutuplu bir dünyaya yol alıyoruz ve Türkiye’nin dış politikası öteden beri çok boyutlu. Şimdi bütün dünyayla birlikte biz de bakışımızı odağımızı biraz daha Asya coğrafyasında güçlendiriyoruz. Bu bir sıfırdan başlangıç değil, bir eksen kayması, yönelim değil. Bu sadece o odağı daha güçlendirmek, daha rasyonel bir temele oturtmak.”
“Köklerimiz Asya’da”
Girişimin, Asya ülkeleriyle ilişkilerin bütüncül ve kapsamlı bir strateji temelinde, alt bölgesel ve ülke özelinde yaklaşımlar da geliştirilerek, daha sistematik ve istikrarlı biçimde güçlendirilmesini hedeflediğini söyleyen Darama, Türkiye’nin Asya ile mevcut ilişkilerinin sürekli olarak gelişen bir grafik izlediğini belirtti.
Darama, Türkiye’nin bir Avrupa ülkesi olmasının yanı sıra bir Asya ülkesi olduğunun da altını çizerek “Köklerimiz Asya’da. Kıta ülkeleriyle çok uzun geçmişe dayalı tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarımız var. Çok uzun zamandır da Asya ülkeleriyle ikili planda ilişkilerimiz giderek gelişiyor ve pekişiyor. Bu yüzden girişimi Türk dış politikasında yeni bir yönelim değil, bölgeye daha kapsamlı ve sistematik şekilde odaklanma olarak nitelendirmek gerek.” dedi.
Asya ülkelerinin son 20 yıldır ekonomi hamlesi içinde olduğunu, ekonomide geleceğin parlayan yıldızları sayılabilecek finans ve güç merkezlerinin, jeopolitik açıdan giderek güçlenen Asya’da bulunduğunu belirten Darama, “Bütün dünya gözünü Asya’ya çevirdi. ’21. yüzyıl, Asya yüzyılı’ diyoruz.” ifadelerini kullandı.
– “Güneydoğu Asya’ya emeklerimizi daha ciddi şekilde yoğunlaştıracağız”
Yeniden Asya girişimi kapsamında Güneydoğu Asya’ya özellikle önem atfedildiğinin altını çizen Darama, “Bölge ülkeleriyle mevcut iş birliği potansiyelinin henüz tamamını değerlendirebilmiş değiliz. 650 milyonluk nüfusa sahip bu ülkelerin hepsi bir arada dünyanın 9. büyük nüfus potansiyelini ve pazarını teşkil ediyor. 3 trilyon dolara yaklaşan dev ekonomik büyüklükleri var. Bu da dünyanın 5. büyük ekonomisi demektir. Asya coğrafyasının gelecek vadeden ülkeleri Güneydoğu Asya’da.” değerlendirmesinde bulundu.
Darama, Türkiye’nin Doğu Asya ülkeleri Japonya ve Güney Kore ile stratejik ortaklığının bulunduğuna, Çin’le ciddi bir ekonomik iş birliği içinde olduğuna dikkati çekerek “Güneydoğu Asya nispeten bakir, önümüzdeki dönemde emeklerimizi daha ciddi bir şekilde yoğunlaştırmayı öngördüğümüz bir alt bölge.” diye konuştu.
Japonya, Çin, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya’nın dahil olduğu Bölgesel Kapsamlı Ekonomik İşbirliği (RCEP) Anlaşması’nın kasım ayında sonuçlandırıldığını hatırlatan Darama, şöyle devam etti:
“Dünyanın en büyük serbest pazarı orada teşkil ediliyor. Dünya ticaretinin, dünya nüfusunun, dünya gayrisafi milli hasılasının, yatırımların üçte biri o ülkelerin tanımladığı coğrafyada. Bu oluşumları da Yeniden Asya girişimi kapsamında daha yakından izlemek hedefimizde. Bu gelişmelerin Türkiye gibi üçüncü ülkeler bakımından doğurabileceği sınama ve fırsatları anlamaya çalışıyoruz.”
“Orta Koridor” ile “Kuşak ve Yol” projeleri
Darama, Türkiye’nin Orta Asya ülkelerinin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olduğunu ve bu coğrafyada büyükelçilik açan ilk ülkeler arasında. yer aldığını hatırlatarak “Gerek Kafkasya ülkeleriyle gerek Orta Asya ülkeleriyle bağlantısallık projeleri, enerji projeleri yıllardır gündemimizde. Bunların bu coğrafyanın ortak refahına hizmet etmesini öngörüyoruz ve o yolda da ilerliyoruz. Türk Konseyi gibi buna hizmet eden mekanizmalar da var.” dedi.
Girişim kapsamında yer alan Orta Asya Cumhuriyetleri ile ilişkilerin Türk dış politikasının temel ve stratejik öncelikleri arasında yer aldığını vurgulayan Darama, şunları kaydetti:
“Türkiye gıda güvenliği, enerji arz güvenliği ve tedarik zincirlerinin sürekliliği bakımından önem arz eden bölgesel ve küresel bağlantısallık projelerinde kilit konuma sahip. Bu çerçevede, tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması girişiminin önemli bileşenlerinden biri olan Orta Koridor Projemiz özellikle önemli. Türkiye’yi Gürcistan, Azerbaycan ve Hazar Denizi üzerinden Türkmenistan ile Kazakistan’a ve buradan, Afganistan, Pakistan ve Çin’e bağlayan bu proje güzergah üzerindeki tüm ülkelere ciddi ekonomik fırsatlar sunacak.”
Çin’in “Kuşak ve Yol” girişimi ile Türkiye’nin önerdiği “Orta Koridor” projesini de değerlendiren Darama, “Kuşak ve Yol Projesi, devasa küresel etkileri olacak çok geniş çaplı, mega bir proje. Türkiye, esasen, Kuşak ve Yol Projesi’nin merceğinde olan pek çok coğrafyada kendi özgün girişimlerini çok daha öncelerden başlatmıştı.” ifadelerini kullandı.
Darama, Türkiye’nin önerdiği “Orta Koridor” projesini Çin’in “Kuşak ve Yol” girişimini ile uyumlu hale getirmek amacıyla 2015’te “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve 21. Yüzyıl Deniz İpek Yolu ile Orta Koridor Girişiminin Uyumlaştırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”nın imzalandığını da hatırlattı.
Darama, Türkiye’nin Asya politikalarının bütüncül bir yaklaşımla ve daha etkin bir eş güdüm içinde belirlenip uygulanabilmesi için ilgili tüm kurum ve kuruluşlardan temsilcilerin dahil olduğu kurumsal mekanizmaların oluşturulduğunu da anlattı.
Diplomatik temsil ağı ve bölgesel örgütlerle iş birliği
Türkiye’nin 2003 yılından bu yana beşi büyükelçilik, on ikisi başkonsolosluk olmak üzere toplam 17 yeni misyonu Asya’da açtığını belirten Darama, “Yeniden Asya coğrafyasında 30 büyükelçiliğimiz var. 2003 yılından bu yana açılan büyükelçiliklerimizden 5 tanesi Asya coğrafyasında. 12 başkonsolosluğumuz, yine Asya coğrafyasında açıldı. Bu coğrafyada da diplomatik temsil ağımız son yıllarda gelişti.” dedi.
Darama, Türkiye’nin bölgesel bölgesel kuruluş ve forumlara da aktif katkı sunduğuna dikkati çekerek “Türkiye 2020 yılında Asya Parlamenter Asamblesi (APA), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D-8, Asya İşbirliği Diyaloğu (AİD) Dönem Başkanlıklarını yürütmüştür. APA ve AİD dönem başkanlığımız halen devam etmektedir. Şanghay İşbirliği Örgütü Diyalog Ortağı ve ASEAN Sektörel Diyalog Ortağı statümüze içerik ve dinamizm kazandırmaya yönelik projeler uygulanmaktadır.” diye konuştu.