Uzun süredir dezenflasyonla mücadele eden BoJ, geçen ay 17 yılın ardından ilk kez politika faizini yükseltirken, özellikle ABD’de devam eden enflasyonist baskıların ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimlerine öngörülünden daha geç başlayabileceğine yönelik fiyatlamaları güçlendirmesi yende oynaklığı artırıyor.
Son üç yıldır değer kaybeden Japon yeni, sene başından bu yana dolar karşısında yaklaşık yüzde 10 geriledi.
Dolar/yen paritesi, Japonya’da resmi tatil dolayısıyla likiditenin zayıf olduğu günde, Haziran 1986’dan bu yana ilk kez 160 seviyesinin üzerini test etti. Parite 160,24 seviyesine çıkmasının ardından artan satış baskısıyla 155,67 seviyesine geriledi.
Analistler, zayıf likiditenin yendeki sert harekette rol oynayabileceğini belirtti.
Geçen hafta Japonya Maliye Bakanı Suzuki Şuniçi, meclis konuşmasında, hükümetin yendeki değer kaybına “uygun şekilde” karşılık vereceğini yinelemişti. Bakan Suzuki, “Piyasadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Buna dayanarak uygun şekilde yanıt verme kararlılığımızda hiçbir değişiklik yok.” ifadelerini kullanmıştı.
Suzuki’nin açık uyarısı BoJ’un düşük faizle yakından bağlantılı hükümet politikasında bir dönüş olarak değerlendirilirken, Kabine Baş Sekreteri Hayaşi Yoşimasa ise döviz hareketlerinin ekonomik temelleri yansıtacak şekilde “istikrarlı olması gerektiğini” söyledi. Hayaşi “Aşırı dalgalanmaların arzu edilmediği görüşündeyiz. Hükümet piyasa gelişmelerini yakından izleyecek ve gerekli tüm adımları atacak.” dedi.
BoJ, 26 Nisan’da politika faizini yüzde 0 ila yüzde 0,1 aralığında sabit bırakarak, ülkede finansal koşulların destekleyici kalacağını belirtmişti. BoJ, 2024 mali yılı için enflasyon beklentilerini hafifçe yükseltmişti.
Piyasalar, haftalardır Japon yetkililerin para birimini desteklemek için atacağı adımları bekliyor.
Diğer merkez bankaları enflasyonla mücadelede 2022’den bu yana politika faizini keskin şekilde artırırken, BoJ geçen aya kadar negatif faiz politikasına sadık kalmıştı.
Döviz piyasasında artan faiz farkı, yenin dolar başta olmak üzere diğer para birimleri karşısında önemli ölçüde değer kaybetmesine neden oldu.
Yen’in değer kaybı Japonya’nın komşusu Güney Kore ve ABD yetkililerini de endişelendirdi. Bu ay ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Güney Kore ve Japonya bakanlarıyla ortak bir açıklamada Japon para biriminin zayıflığına ilişkin “ciddi endişelerini” dile getirdi.
BoJ, uzun bir süre boyunca yenin zayıflığının “ihracat şirketlerinin karlarını artırarak”, ekonomi üzerinde olumlu bir etkisi olduğu tezini savundu. Zayıf yenin bu olumlu etkisi, Japon borsasının rekor seviyelere ulaşmasında etkili oldu.
Nikkei 225 endeksi 1980’lerdeki hisse senedi ve emlak balonundan önceki seviyeleri aşarak rekor üzerine rekor kırarken, yenin dolar karşısında gerilemesiyle, yerel ekonomi ve tüketiciler için olumsuz sonuçlar daha belirgin hale geldi. Bu nedenle BoJ’un faiz oranlarını bir kez daha artırması, yendeki düşüşü yavaşlatmanın ve hatta eğilimi tersine çevirmenin olası bir yolu olarak görülüyor.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda BoJ’un bu kararını ancak Temmuz 2024’teki toplantısında alacağı tahmin ediliyor. Zayıf büyüme ve devam eden düşük enflasyon, merkez bankasının faiz oranlarını yalnızca yavaşça artıracağını gösterirken, analistler politika faizinde büyük bir artış beklemiyor.
Zayıf yenin memnuniyetle karşılandığı günler geride kaldı
Uzun süredir düşük olan yenin değeri, Japon ihracat şirketlerinin karlarını şişirirken, bu da birçok Japon şirketinin hisse fiyatlarının rekor seviyelere ulaşmasına sebep oldu. Bunun yanında, yenin değer kaybetmesi ihracat odaklı olmayan Japon şirketlerini yurt dışından gelen bileşenler ve ham maddelere giderek daha fazla ödeme yapmak zorunda bırakıyor. Bu da Japonya Maliye Bakanlığı ve BoJ üzerinde baskı oluştururken, bazı analistler zayıf yenin memnuniyetle karşılandığı günlerin geride kaldığını belirtiyor.
“G7 ülkesinin döviz müdahalesi, diğer büyük ülkelerin tepkisini çekebilir”
Rabobank Döviz Stratejisi Direktörü Jane Foley, Japon Maliye Bakanlığının yenin dolar karşısında kayıplarını azaltmak amacıyla son haftalarda defalarca açıklama yaptığını ancak dövize müdahale konusunda “ayak sürdüğünü” dile getirdi.
Foley, “Döviz müdahalesinin dolar/yen paritesinde istikrar sağlaması için, daha iyi Japon ekonomik verilerinin, ABD’de daha yavaş büyüme ve yumuşayan fiyat baskılarıyla eşleşmesi gerekecek. Bu da Japonya Maliye Bakanlığının spekülatörleri, kısa yen pozisyonlarını daha da artırmaktan korkutma girişimlerinin birkaç hafta sürebileceğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Yenin G10 ülkeleri arasında en zayıf performans gösteren para birimi olmaya devam ettiğini vurgulayan Foley, dövize müdahalenin oluşturabileceği maliyet ve kredibiliteye yönelik risklere dikkati çekti.
Jane Foley, bir G7 ülkesinin döviz müdahalesinin, diğer büyük ülkelerin tepkisini çekme olasılığını da beraberinde getireceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Japonya Maliye Bakanı Suzuki, bu ay Washington’da düzenlenen G20 toplantılarında, döviz hamlelerine ilişkin tartışmalarını planlarken muhtemelen bunu göz önünde bulundurmuştur. 2019’da Trump yönetimindeki ABD Hazinesi Çin’i döviz manipülatörü olarak nitelendirdi. Ayrıca sekiz diğer ekonomiyi de izleme listesinde tuttu. En üstte Japonya, ardından Güney Kore ve Almanya, İtalya, İrlanda, Singapur, Malezya ve Vietnam yer aldı. O dönemde Hindistan ve İsviçre listeden çıkarıldı. ABD yönetimi değişmiş olabilir, ancak büyük ekonomiler arasında koordinasyon ve işbirliği görüntüsü oluşturmanın uzun geçmişi, Japonya Maliye Bakanlığının ABD Hazinesi’nden bir dereceye kadar kabul görmeden döviz piyasasına müdahale etme konusunda neden isteksiz olabileceğine ilişkin bir neden sağlayabilir.”