Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Zekai Tahir Burak Ek Binası Kovid-19 Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi altındaki hastaların neredeyse tamamı aşı olmayanlardan oluşuyor.
Hastalar, koronavirüsü kolay atlatacaklarını düşündükleri veya asılsız iddialardan etkilenerek aşı olmadıkları için yaşadıkları pişmanlığı AA muhabirine anlattı.
Kovid-19 Yoğun Bakım Ünitesinde iki haftadır tedavi gören 49 yaşındaki iki çocuk annesi Rukiye Okyay, hastaneye kaldırıldıktan sonra bir süre çocuklarıyla telefonda konuşabilecek gücünün bile olmadığını söyledi.
İyileştikten sonra aşı olacağını belirten Okyay, “Yalan yanlış haberlerden dolayı aşı olmayı ihmal ettim. ‘Kimisi daha çok yakalanıyor, daha çok hasta oluyor, anlamı yok’ dediler, bu şekilde aklımı karıştırdılar. Aslında randevum gelmişti, aşı olabilirdim. Yakalansam da kolay atlatacağımı düşündüm ama bayağı zormuş.” diye konuştu.
Okyay herkesten aşı olmasını isteyerek, “İnanın hiç iyi değildim, ayakta duramıyordum, hiçbir şekilde nefes alamıyordum. Ben herhalde ölüyorum, bitti gidiyorum dedim. Herkesin aşı olmasını istiyorum. Sırası gelen mutlaka aşısını olsun, beklemesinler.” çağrısında bulundu.
Hastanedeyken görüşemediği eşi ve çocuklarına duyduğu özlemi dile getiren Okyay, “Eşimi ve çocuklarımı çok seviyorum. Çocuklarımla görüşemedim, konuşamadım. Onları öpüyorum.” dedi.
“Aşıyı devamlı erteledim ama çok pişmanım”
Kovid-19 yoğun bakım hastalarından 42 yaşındaki 3 çocuk babası Elvan Aslaner de 17 Temmuz’da hastalığa yakalandığını, yaklaşık 10 gündür de hastanede yattığını belirterek, “Benim için çok zorlu ve sıkıntılı bir süreç oldu. Sanki bana hastalık gelmeyecek gibi düşünüyordum. Aşıyı devamlı erteledim ama çok pişmanım.” ifadelerini kullandı.
Aslaner, aşının yan etkilerinin olduğuna ilişkin bazı haberlerin etkisi altında kaldığını dile getirerek, şöyle konuştu:
“Aşının yan etkileri konusunda dışarıda, medyada yalan yanlış haberler dinledik. Şunu söylemek istiyorum: Hiç kimse tereddüt etmesin, mutlaka aşısını olsun. Yani bu sıkıntıları çekmeye hiç gerek yok. Siz bir miktar aşı alabilirsiniz ama almadığınız zaman daha yüklü, daha çok miktarda burada ilaçlara maruz kalabiliyorsunuz. Bu işin tek çaresi aşı olmak. Bütün herkese buradan sesleniyorum: Kesinlikle ve kesinlikle herkes aşısını olsun. Bu çileyi, bu zahmeti çekmeye hiç gerek yok. Ailesini, çocuklarını seviyorsa ve milleti seviyorsa aşı olsunlar.”
“Nasıl olsa atlatırım diye düşündüm ama öyle değilmiş”
Aşı olmayanların virüsü daha çok bulaştırdıklarını hatırlatan Aslaner, “Bu virüsü insanlara bulaştırmaya da kimsenin hakkı yok. Buradaki sağlık çalışanlarını da zor duruma düşürmeye kimsenin hakkı yok. O yüzden herkes aşısını olsun, kesinlikle tereddüt etmesin. Allah nasip ederse, buradan çıkarsam ben de ilk aşımı olacağım.” dedi.
Aslaner, aşı olunması gerektiğine ilişkin yapılan tüm uyarılara rağmen hastalığa yakalanmadan önce aşı yaptırmamasının sebeplerine ilişkin, “Sanırım aşı olayını ciddiye almadım. Nasıl olsa atlatırım diye düşündüm ama öyle değilmiş. Hastanede çok zor bir süreç geçirdim. Herkes aşısını olsun. Bunun tek çaresi aşı olmak. Maske, mesafe, temizlik önemli ama en önemli olan aşı bence.” ifadelerini kullandı.
“30-50 yaş arasındaki yoğun bakım hastalarının hiçbirisinin aşısı yok”
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kovid-19 Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Ayşe Özcan da son aylarda gençlerin de yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındığını belirterek, “Şu anda en genç hastamız 31 yaşında ama 77 yaşına kadar hastamız var. Hastalarımızın yüzde 50’si 30 ila 50 yaş arasında. Bu 30 ila 50 yaş arasındaki hastalarda dikkatimizi çeken, herhangi bir ek hastalıklarının bulunmaması ve hiçbirisinin aşısının olmaması.” bilgisini paylaştı.
Özcan, vatandaşların aşılara ilişkin yanlış bilgileri dikkate almamaları gerektiği uyarısında bulunarak, şunları kaydetti:
“Aşı olalım, aşı olmadığımızda hastalığı ağır geçirme riskimizin olduğu aklımızda olsun. Aşı olduğumuzda da hasta olabiliriz ama aşı olanların hastane yatışı gerekmeden hastalığı atlattıkları ortaya konuyor, bu çok önemli. Hastalığı evde geçirmek ile yoğun bakımda, hastanede her gün iyiye mi gidiyorum yoksa kötü mü oluyorum endişesiyle geçirmek arasında büyük fark var. Aşıyı hem kendimiz için hem özlediğimiz o eski, güzel günlerimize kavuşmak için hem de toplum için, birlikte yaşadığımız insanlar için mutlaka olmalıyız.”
Kovid-19’un hala kesin bir ilaç tedavisinin bulunmadığının altını çizen Özcan, bu yüzden de salgının sonlanması için en etkili silahın aşı olduğunu vurguladı.