Kamerun doğumlu 18 yaşındaki İbrahim Obbo’nun güvenlik güçlerine verdiği ifadeye göre, Obbo, 14 Eylül’de botla beraberindeki 35 göçmenle Sisam Adası’na geçti. Adaya sabah saatlerinde ulaşan Yunanistan güvenlik güçlerince uyarı ateşi açılan düzensiz göçmenlerden büyük bölümü yakalandı.
Obbo ve 2 arkadaşı kaçmayı başardı ancak ertesi gün Yunan güvenlik güçleri tarafından yakalanarak bir bota bindirildi. Obbo ve arkadaşları, darbedildikten sonra can yeleği verilmeden suya atıldı.
Yüzerek Kuşadası sahiline çıkmayı başaran Obbo, bir arkadaşını su üstünde hareketsiz gördü ve onu sahile çekerek kalp masajı yaptı ancak başarılı olamadı. Arkadaşını kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan Obbo, yardım talebinde bulunduğu jandarma tarafından Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldü.
Hayatını kaybeden diğer arkadaşının cesedini ise adli tıp kurumunda teşhis eden Obbo, yaşadıklarını güvenlik güçlerine anlattı, uluslararası koruma kimlik başvurusunda bulundu ayrıca İzmir’deki Yaşamak Sosyal Alan ve Dayanışma Derneğinden de yardım aldı.
Obbo, yaşadığı insanlık dışı muamele ve yaşam hakkına açık ihlalden kaynaklı zararının karşılanması için derneğin avukatı aracılığıyla 100 bin avro manevi tazminat talebiyle AİHM’e başvurdu.
“Doğrudan cana kast eylemi”
Avukat Esengül Kıran, AA muhabirine, müvekkilinin derneğe başvurduğunda psikolojisinin çok kötü olduğunu söyledi.
İbrahim Obbo’nun avukatları Esengül Kıran ve Mehmet Arslan
Müvekkili ve arkadaşlarının Yunanistan güvenlik güçlerince herhangi bir makam önüne çıkarılmadan yakalandıkları gibi suya atıldığını ileri süren Kıran, şunları kaydetti:
“Üç arkadaş, önce bota bindiriliyor, ters kelepçeli ve can yeleksiz suya atılıyor. Sıra kendisine geldiğinde bota tutunmasına dahi izin vermiyorlar. Dipçikle suya atıyorlar. Bilinçli olarak kasten yapılan doğrudan cana kast eylemidir. Yaşadığı ölüm korkusu, daha sonra arkadaşının bedenini sudan çıkarması oldukça acı. Sığınmacı, o karaya ayak basmış, sınır dışı işlemi gerekliyse başlatılmalı. Yaşam hakkı, işkence, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlalleri var. Kişi her ne olursa kara sınırlarına ayak bastıysa insan hakkı olarak güvenli şekilde bir yerde tutulması gerekirdi. Bu maskeli kişiler ne sorgulama ne mahkeme, oranın göç birimine bildirim yapmaksızın doğrudan suya atmıştır.”
Tespit ettikleri hak ihlalleri neticesinde 26 Kasım’da AİHM’e başvuru yaptıklarını belirten Kıran, yaşanılan manevi zararın tazmini açısından 100 bin avro tazminat talebinde bulunduklarını bildirdi.
Obbo’nun diğer avukatı Mehmet Arslan da müvekkilinin kendilerine başvurduğunda oldukça travmatik bir süreç yaşadığını dile getirdi.
Arslan, “Kıyıya vurduğunda saatlerce kusmuş, ishal olmuş. Birkaç gün de hastanede tedavi görmüş. Kafasında yara izleri vardı. Darbedildiği çok belliydi. Yüzünde de morluklar vardı. Tüketilecek bir iç hukuk merci olmadığı için direkt AİHM’e hak ihlali olarak başvurduk.” dedi.