Zaharova, düzenlediği basın toplantısında, AA muhabirinin, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin kuzeyine düzenlediği saldırıda Filistinli Hamad’ın hayatını kaybetmesiyle ilgili sorusunu cevapladı.
- İsrail’in Gazze’ye saldırılarında AA’ya da serbest kameramanlık yapan Hamad yaşamını yitirdi
Bunun mesleki görevini yerine getirirken öldürülen gazetecilerin sayısı açısından eşi benzeri görülmemiş bir dram olduğunu belirten Zaharova, “Üstelik tüm bunlar yorumsuz kalıyor, önlem ya da adımlardan bahsetmiyorum, sadece ilgili yapıların yorumlarından bahsediyorum. UNESCO Genel Müdürü (Audrey) Azoulay ‘sanki ağzına su almış gibi’ suç teşkil edecek derecede sessiz. Bu, utanç verici bir olgudur, bu, uluslararası toplumun protestosunu ve güvensizliğini ifade etmesi gereken bir olgudur. Çünkü UNESCO’nun temel görevlerinden biri gazetecilerin güvenliğinin korunması, ifade özgürlüğünün korunmasıyla ilgilidir.” dedi.
UNESCO’ya sekretaryadan bu organizasyona para ayrıldığını, bununla her türden etkinlik düzenlediklerini dile getiren Zaharova, gerçek hayatta UNESCO’nun Paris’teki genel merkezinin duvarları dışında gazetecilere yönelik hakaretlere tepkisiz kalındığını söyledi.
Çeşitli ülkelerdeki medya kuruluşlarından çok sayıda gazetecinin bölgedeki ölüm detaylarına aşina olduğunu belirten Zaharova, bölgede hayatını kaybeden tüm gazetecilerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diledi.
Orta Doğu’da ve çatışmaların tırmandığı bölgelerde gazetecilerin güvenliğinin sağlanması açısından durumu ‘felaket’ olarak nitelendiren Zaharova, Ukrayna çevresinde Rus gazetecilere yönelik cinayet veya tehditlere ne UNESCO’dan, ne Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatından ne de Birleşmiş Milletlerden herhangi bir değerlendirme yapılmadığının altını çizdi.
Sözcü Zaharova, Orta Doğu’da her gün insanların öldüğünü ve yüz binden fazla kişinin bu çatışmanın kurbanı olduğunu belirterek, bu sorunun 75 yıldan uzun süredir Batı’nın gözünü yumması nedeniyle devam ettiğini dile getirdi.
Bu sorunun çözülmediğini ve şimdi daha da kötüye gittiğini söyleyen Zaharova, tüm bunların “ifade özgürlüğü ve fikir çoğulculuğuna dayanan liberal değerleri bölgeye getirmek isteyen Batı demokrasisi bayrağı” altında olduğuna dikkati çekti.
Zaharova, “Öte yandan, onların çizmelerinin altında, bölgeye tedarik edilen Amerikan silahlarını hesaba aldığımızda, birçok gazetecinin hayatı mahvoldu ve bu umurlarında değil. Kendi eylemleriyle kendi ilan ettikleri değerleri yok ediyorlar. Aynı şey Ukrayna ve dünyanın diğer bölgeleri için de geçerli. Herkesin aktif olması gerekiyor.” ifadesini kullandı.
Sözcü Zaharova, şöyle devam etti:
“Sadece insan hakları değil, ifade özgürlüğü alanında da güya Batı standartlarını karşılamadığı iddiasıyla Ankara’nın son yıllarda ne kadar üzerine gelindiğini hatırlıyorum. Bu, Türkiye’nin geniş bir medya ve iletişim sistemine sahip olmasına rağmen böyledir. Ülkenin kendine has gelenekleri, kendi demokratik geçişi, kendi koşullarında gelişen bir süreci var. Ama aynı zamanda hem gazeteciliğin hem de gazetecilerin Türkiye’nin hayatında çok büyük bir rolü var ve aynı zamanda niyeyse durum Batı’nın her zaman hesabına gelmiyordu. Fakat gazeteciler ölünce Batı yüz çeviriyor. Yalnızca kendi gazetecilerinin ve ana akıma hizmet eden gazetecilerin güvenliği söz konusu olduğunda dikkat kesiliyorlar. Geri kalan gazeteciler Amerikalı olsalar bile Ukrayna’da olduğu gibi, ölüyorlar, Kiev rejimi tarafından öldürülüyorlar, bu ABD’yi rahatsız etmiyor.”
“İsrail’in saldırıları rutin haline getirmesi rezalet”
İsrail’in bölgedeki saldırılarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Zaharova, bu saldırıların ateşkes çağrıları ve uluslararası toplumun protestolarına rağmen devam ettiğini söyledi.
Uluslararası insancıl hukukun nasıl ihlal edildiğine dikkati çeken Zaharova, aynı zamanda İsrail ordusunun saldırılar sırasında sivil halkın ölmesini hesaba katmadığını dile getirdi.
Bir milyondan fazla Lübnanlının ülke içinde yerinden edildiğine işaret eden Zaharova, “Lübnan tarafındaki durumu Orta Doğu’da eşi benzeri görülmemiş bir kötüleşmenin unsurlarından biri olarak görüyoruz. Bölge çapında bir yangını körüklemeye yönelik her türlü zorlayıcı eylemi şiddetle kınıyoruz.” dedi.
Zaharova, Rusya’nın acil ateşkesten ve anlaşmazlığın uluslararası hukuki temeller esasına göre çözülmesinden yana olduğunu ifade etti.
İsrail’in Suriye’ye saldırmasını da eleştiren Zaharova, “Bu tür eylemlerin Suriye, Lübnan ve Gazze Şeridi’nde rutin bir uygulama haline gelmesi rezalettir. İsrail tarafına bir kez daha devletlerin egemenliğine ve uluslararası hukukun temel normlarına saygı duyma çağrısında bulunuyoruz.” diye konuştu.